HAKİMİYET KİMİNDİR?
Bülent Aydın
12 Mart 2018 Pazartesi 15:38
Olan, biten ve dahi...
Muhtemel olacaklar dikkate alınmıyor.
Rahatlıktan mı bilinmez.Ancak...
Herkes kulağının üstüne yatmış bekliyor!
Karşı çıkmak, reddetmek,
şûra / istişare gibi kavramlar karıştırılınca;
bazı menfi sonuçların doğması mukadder olur.
Demedi demeyin!
Tek ayaklı sandalyede oturmak,
dengeyi kurmak zordur.
Hayra alamet mi bilinmez!
Bu günlerde suskunluk hakim.
Marifeti susmakta bulanlar...
Buna bir de ‘uhrevi’ ambalajlı,
‘dünyevi’ ihtirasları ekleyince...
Var olan ‘hakikati’ görmek istemiyorlar.
Bu tipler...
Bütünün tamamını elde edemeyince,
o bütünün kırıntılarıyla geçinip giderler.
Veya o bütünün tamamına sahip olanlar...
Müntesiplerine sadece ‘kırıntı’ verirler.
‘Kırıntıdan’ kastım...
Anladığınız her ne ise odur!
Evet...
Bir davaya, bir lidere bağlananlar,
O değerlere inananlar...
Bu mefkürelerini olduğundan daha üstün,
hatta ve dahi olağanüstü görebilirler!
Bunları da başkalarına inandırmak isterler...
Bu insanın doğasında varolan birşeydir.
De,
Bendeniz biraz daha farklı irdelemek,
zihinleri vicdanla hemhâl etmek istiyorum.
Şüphesiz ki;
bazen insanın aklı ve mantığı durur.
Ve hakikatleri derin bir sezgi ile arar!
Doğrudur!
Önemli olan bu ‘sezginin’ kaynağı...
Ne olduğu veya olması gerektiğidir.
İşte tam da bu noktada,
fikir ayrılığına düşülmekte.
Bu fakir’e göre:
Ya, dünyevi kirlerden tam tecrit olacaksınız...
Ya da!
‘Ya da’ sı yok işte.
Söylemeye çalıştığım...
Her beşerin kendi sezgisine,
anlayışına göre bir ‘din’ oluşturamazsınız!
İnancınızı sorgulayamam...
Ancak ‘İslam’ dinine inanalara soracağım soru:
Mutlak mânâda kanun koyucu kimdir?
Cevabınız elbette ki; Allah olacaktır.
Peki...
Vahyi, ilahî irâdeyi açıklama yetkisi kime aittir?
İslam’a göre hz.Peygamber’e.
Tekraren peki,
İslamda hukukun kaynağı nedir?
Tabii ki, Allah’ın iradesidir.
Yani hakimiyet Allah’a aittir.
O zaman mevzuyu uzatmadan,deriz ki!
Her kim olursa olsun:Sadece ve sadece...
Hatta ve dahi kesinlikle;
Allah’ın ve Peygamberinin emrine uymalıdır.
Bu konuda daha fazla kalem oynatmamak,
ve dahi söz söylememek icab eder!
Piyasada amacından uzaklaşan,
silik ve tevil’e muhtaç çok sözler dolanmakta...
Netice-i kelam:
Nas’lar, hükümler, ayetler hariç...
Fıkhi ve içtihadi olaylar:
Ehil bir ‘Şûra’ tarafından,
önce kendi mahvillerinde konuşulmalı,
sonra da millete anlatılmalıdır!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi