24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Ankara0°C

GÜNDEM YOĞUN!

Talat Yavuz

11 Nisan 2022 Pazartesi 16:12

Okullar ara tatile girdi. Kar tatili, dokuz gün bayram tatili derken, bir de bu ara tatile gerek var mı soruları sorulmaya başlandı. Çok tatil deyince nedense akla ilk gelen okullar ve öğretmenler oluyor. Bu ara tatil uygulamasını gözden geçirmekte fayda var.

Her Ramazan ayında benzer tartışmalar tekrarlanır, dine yönelim de saldırı ve eleştiriler de artar. Son birkaç haftadır okullarda yapılan etkinliklerin, yazılan yazıların daha yakından takip edilerek özellikle çarpıtıldığını görüyoruz. Bazı sendikaların tepkilerine bakınca, içimden bunlar hangi ülkenin sendikası diye sormak geliyor.

Anayasa Mahkemesi de modaya uyarak, sekiz yıl beklettiği zorunlu din dersi kararını bu günlerde açıkladı. Bu kararla yeni bir tartışma süreci de başlamış oldu. Her fırsatta dini olan ne varsa saldıranlar yeni bir motivasyon kaynağına sahip oldular.

Anayasa Mahkemesi’nin kararı; "Anayasa’nın 24. maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan ebeveynlerin eğitim ve öğretimin kendi dinî ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama hakkının ihlal edildiğine" dairdir. Bu kararı, “devlet din eğitimi yapamaz” şeklinde kullanmak isteyenler olacaktır.

Milli Eğitim Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi’nin; “ebeveynlerin eğitim ve öğretimin, kendi dinî ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama hakkı vardır.” şeklindeki kararını; sadece muaf olmak isteyenler yönü ile değil, daha çok din eğitimi talep eden geniş kesimler için de değerlendirerek, hizmetleri zenginleştirme yoluna gitmesi gerekir.

Bu karar bir yönü ile talep eden birilerine Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf olma hakkı verirken diğer yönü ile de okul öncesinde din eğitimi talep edenlere bu hakkı sağlamaktadır.

Gündem yoğun dedik, MEB’de bitmeyen gündem atamalar. EKYS sonuçları açıklandı ve okul yöneticileri için takvim işliyor. Anlaşılan birçok maddesi mahkemelik, puanlaması adaletten uzak ve uygulanması zor, ilkel yönetmelik bu yıl da uygulanacak.

Burada yığınla sıkıntı yaşanırken, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile çözüm üretme şansını kullanamayan bakanlığımız, ardı arkası gelmeyen 76. Madde ve üst düzey atamaların keyfini sürerken, kulaklarının bu probleme tıkalı olduğunu gösterdi.

MEB bürokrasisinde kargaşa devam ediyor. Atananlar, alınanlar, tekrar atananlar, tekrar alınanlar, yukarı gidenler, aşağı düşenler… Temizlik yapıyorlarmış! Kim temiz, kim kirli, kim karar veriyor? Arkası olan temiz, olmayan kirli mi? Hak, adalet, ehliyet, liyakat, dava, teşkilat, gençlik, mücadele… Anlayan varsa beri gelsin.

Ortada bir usul kalmadı, yapılanlar kişilerden çok bakanlığa zarar veriyor. Adalet duygusu yerle bir oldu. “Ya tutarsa” mantığı ile atama mı yapılır? Dışarıdan bakanlar, “demek ki eğitimcilerden başarılı yönetici çıkmıyor” fikrine kapılıyor.

Hâlbuki eğitimi bilen o kadar çok başarılı eğitim yöneticimiz var ki atıl bırakılan. Bu süreç nereye kadar böyle gider bilmem ancak bildiğimiz bir şey varsa bu gidişatın kimseye bir faydası yok. Sadece eğitim camiası kan kaybediyor.

Dilerim bu kısır döngüden bir an önce çıkılarak, AYM kararı sonrası yapılması gerekenlere, okul yöneticilerinin problemlerine, eğitimde öze dönük çalışmalara zaman ayrılır.

Huzursuz, gerçek eğitim gündeminden uzak, istatistiklerle zaman kaybeden, kendi tabanından küskünler ve kırgınlar ordusu üreten bir bakanlık, 2023’e giderken, fayda değil zarar üretiyor. MEB’de böyle bir dönemin yaşandığına şahit olan yok, bizden söylemesi.