23 Kasım 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara11°C

GÜL PUSUYA YATTI HASAN ÖZTÜRK'TEN OLAY YAZI

Abdullah Gül 31 Mart yerel seçimleri öncesi tartışmaların merkezinde. Gül'ün seçimden çıkacak sonuçlara göre parti kuracağı iddia ediliyor. Yeni Şafak yazarı Hasan Öztürk, bugünkü köşesinde Gül'ü pusuda bekleyerek siyaset yapmakla eleştirdi.

Gül pusuya yattı Hasan Öztürk'ten olay yazı

19 Şubat 2019 Salı 12:08

Siyaset kulisleri yine çok hareketlendi, 31 mart yerel seçimleri sonuçları dengeleri değişterecek gibi görünüyor. Hürriyet'ten Mehmet Soysal, dünkü yazısında yeni bir siyasi oluşumun hazırlığının yapıldığını yazdı.

SİNSİCE DAVRANIYORLAR
Yeni Şafak gazetesi yazarı Öztürk, yeni parti iddialarını bugünkü yazısında değerlendirdi. Yeni parti kurulmasına karşı olmadığını yineleyen Öztürk, itirazını "Nedense açıktan siyaset yapmayı değil, “Pusuda beklemeyi” tercih ediyor olmaları. Sinsice davranıyor olmaları. İşte itirazımız bunadır. Yani pusuda bekleyerek siyaset yapma biçiminedir." ifadeleriyle dile getirdi. 

ORTAK ÖZELLİKLERİ TERK EDENLER YA DA TERK EDİLENLER
Öztürk, “yeni” bir dava etrafından toplanarak iktidar olma hayali kuranların ortak özelliğinin “Ya terk edenler ya da terk edilenler” olduğuna dikkat çekti. Kendisinin daha önce AK Parti içinde 1 değil 2 parti kurmaya hazırlananların olduğunu yazdığını hatırlatan Öztürk, şöyle devam etti:

"ARKADAŞLARIM" DEDİKLERİNİZİN TÖKEZLEMESİNİ BEKLEYECEKSİNİZ
"Hem bir siyasi hareketin içinde yer alacaksınız, hem de o siyasi hareketin “yenilgisi” için var gücünüzle çalışacaksınız…. Nihayetinde o yenilgi üzerinden siyaset üreteceksiniz.

İşte bu olmaz! 24 Haziran seçim sürecinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun gönlündeki “çatı aday” olacaksınız sonra süreç akamete uğrayınca sessizce çekilip “arkadaşlarım” dediklerinizin tökezlemesini bekleyeceksiniz.

Ya da 24 Haziran sürecinde partinizde hiçbir görev almayacaksınız, sonra bütün “birikim”inizi “yeni parti” için ortaya koyacaksınız.

Milat olarak da 1 Nisan’ı belirleyeceksiniz. Beklerken de etki alanınızdakiler üzerinden “tek adamlık”, “karamsarlık”, “kötücül psikoloji” filan pompalayacaksınız!"

YAZININ TAMAMI;

Hürriyet’te Mehmet Soysal çok dikkat çekici bir yazı yazdı dün.

Rabarba Siyaseti” başlıklı yazıda şunları söylüyor:

“Duyuyoruz ki Ankara’nın arka sokaklarında yeni siyasi defterler açılıyormuş.

Lakin sadece defterler yeni...

Ve duyuyoruz ki pusularda bekleyenler kalabalıklaşıyormuş.

Hesap kitap defterlerine adını yazdıranlar sessizce kuyruğa girmiş...

Kim olduklarına bakıyoruz.

Filmsiz kalan aktörler, yani bildiklerimiz...

Ve tanıdıklarımız...

Davanın neferleriydi güya...

Şimdi pusuda pusu siyaseti yapmaya çalışıyorlar...

Defterlerin etrafındaki isimlere bakıyoruz da...

Ya terk edenler ya da terk edilenler.

Pusuda birilerinin iktidardan düşmesi bekleniyor...

Şimdi de “yeni” bir dava etrafında toplanarak iktidar olmanın hayaliyle yaşanıyor...

(…) Devlet dışı aktörlerin hesapları...

Ve illegal örgütlerin ihanetleri...

FETÖ, PKK gibi gün ışığına çıkanların yaptıklarını biliyoruz.

Lakin yeraltında notlar yazarak defterleriyle yeryüzüne çıkmayı bekleyenler de var.

Rıhtımlar ıslanmış bir defa...

Ve zemini kaygan.

Ayak oyunları,

Çarpışmalar,

Çatışmalar bitecek gibi değil...

Çünkü rabarba siyaseti birilerinin ruhuna işlemiş.” (18.02.2019 Hürriyet)

Mehmet Soysal isim vermemiş, tarif etmiş. Yeni bir siyasi oluşumun hazırlığından söz ediyor. “Pusuda bekleyenler” olarak nitelendirdiklerinin bugünlerdeki hareketliliğine işaret ediyor.

Uzunca süredir biz de takip etmeye çalışıyoruz olan biteni ve bu sütunda yazmaya çalışıyoruz.

Evvela şunu söylemekte yarar var. Herkesin yeni bir siyasi parti kurma hakkı vardır. Siyasi Partiler Kanunu çerçevesinde kurulan her siyasi parti meşrudur. Makbuldür.

Buraya kadar hiçbir sorun yok.

Hatta, bir siyasi parti içerisindeyken “ayrılıp” yeni bir siyasi parti kurmak da meşrudur. Burada da sorun yok.

Lakin son dönemde duyduklarımız, gördüklerimiz haber kaynaklarından aldığımız bilgiler gösteriyor ki “yeni” bir dava etrafından toplanarak iktidar olma hayali kuranların ortak özelliği, tıpkı Soysal’ın da dikkat çektiği gibi “Ya terk edenler ya da terk edilenler” olması. Nedense açıktan siyaset yapmayı değil, “Pusuda beklemeyi” tercih ediyor olmaları. Sinsice davranıyor olmaları.

İşte itirazımız bunadır. Yani pusuda bekleyerek siyaset yapma biçiminedir.

Bu sütunda yazdım, 1 Nisan’ı bekleyenler var. Ak Parti içindeki bazıları bir değil 2 parti kurmaya hazırlanıyor diye.

Hem bir siyasi hareketin içinde yer alacaksınız, hem de o siyasi hareketin “yenilgisi” için var gücünüzle çalışacaksınız…. Nihayetinde o yenilgi üzerinden siyaset üreteceksiniz.

İşte bu olmaz!

24 Haziran seçim sürecinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun gönlündeki “çatı aday” olacaksınız sonra süreç akamete uğrayınca sessizce çekilip “arkadaşlarım” dediklerinizin tökezlemesini bekleyeceksiniz.

Ya da 24 Haziran sürecinde partinizde hiçbir görev almayacaksınız, sonra bütün “birikim”inizi “yeni parti” için ortaya koyacaksınız.

Milat olarak da 1 Nisan’ı belirleyeceksiniz.

Beklerken de etki alanınızdakiler üzerinden “tek adamlık”, “karamsarlık”, “kötücül psikoloji” filan pompalayacaksınız!

Buna Soysal’ın deyimiyle tam da “Rabarba siyaseti” denir.

Bakalım, daha ne kadar pusuda beklemeyi sürdürebilecekler.

Takipteyiz.

Kaynak:İnternethaber

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.