GÜCE TAPINMAK DOĞRUNUN YANINDA OLMAK

İnsanlar, dünyanın varoluşundan bugüne değin güce tapınmışlardır. Bu tapınma, kimi zaman zalim korkusundan, kimi zaman ise ekonomik endişeden ileri gelmiştir. Yalakalık olsun diye tapınanlar da olmuştur.
Güce tapınma, tarih boyunca iktidarın rengine göre seyir izlemiştir.
Güç nerede ise, insanların bir çoğusu da orada olmuştur.
Halk tabiri ile rüzgara göre yön değiştirmek.
Bu tipler günümüzde de mevcudiyetini muhafaza etmektedir. İktidarlar değiştikçe taraf değiştirenlere sıklıkla rastlıyoruz.
Bu süreç şüphe yokki kıyamete kadar devam edecektir.
İslam inanışında, Allah’tan başka güç yoktur kuralı esastır.
Dolayısıyla tek güç sahibi Allah’dır.
Allah’tan başka tapılacak yoktur.
Bu görüşe iman edenler, tarihin her döneminde çizgilerini muhafaza etmişler ve inandıkları mutlak doğrunun peşinden ayrılmamışlardır.
En çok eleştiriyi de onlar almışlardır.
Onlar inandıkları doğrunun yanında yer almakla her türlü iftiraya göğüs germek zorunda kalmışlardır.
Bu konuda hüküm verebilmenin oldukça basit yolları vardır.
İlahi güce mi yoksa dünyevi güce mi tapınıldığını anlamak için izlenilen çizgiye bakmak yeterli olacaktır.
Kişilere göre değil, mutlak doğruya göre hareket etmek.
Yanında yeralınan ve destek verilen güç, doğru ise insanlığa faydalı ise sorun yoktur. Bu anlamdaki davranış, kabul edilebilirdir.
Kabul edilemez olan ise menfaatten, korkudan ve her türlü dünyevi endişeden dolayı tapınmadır.
Esas sorun ise, dünyeviliğin pençesinde kıvranan hasetçilerin akıl almaz iftiraları ve karalamalarıdır.
Mutlak doğrunun yanında yer alınıyorsa, bu hasetçilerin karın ağrılarına itibar etmemek en güzelidir.
Bu karın ağrıları, geçmişte olduğu gibi günümüzde de, bundan sonra da var olacaktır.
Asıl olan ise, bu saldırılara ve hasetçilerin iftiralarına rağmen doğrunun yanında yer alabilmektir.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm İslam Alemi’nin mübarek Kurban Bayramı’nı en samimi dileklerimle tebrik eder, Yüce Yaradandan hayırlara vesile olmasını niyaz ederim.