GENÇ HATTATLARIN İCAZET MERASİMİ
Geçtiğimiz Pazar günü İstanbul Fatihte bulunan Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi tarihi bir gün yaşadı. Hattat Yusuf Sezer’in üçüncü dönem ‘’Hat İcazetname’’ töreni yapıldı. Tören’e yoğun ilgi vardı. Beş yüz civarında salon içinde (çoğu ayakta), bir o kadarda salon dışında insan vardı. Katılımcılar arasında pek çok Hattat, İlahiyatçı , Akademisyen, Bürokrat, Eğitimci, Eski Parlamenterler vardı. Sunucu, Sırrı Er gibi usta biri olunca törene ayrı bir renk kattı. Tören adeta manevi bir ziyafet sofrası idi.
Açılış, Sümbül Efendi Camii İmam-Hatibi Hafız İbrahim Yıldırım’ın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Hafız İbrahim Hoca (nefis kıraati ile) farklı makamlarda üç adet aşr-ı şerif okudu.
İlk önce; Ahzab Suresi 21. Ayet; ‘’Andolsun, Allah’ın Resulünde sizin için: Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, çok zikreden kimseler için bir örnek vardır.’’
İkinci olarak Kalem Suresi (1-5) ayetleri; ‘’Nun. (Ey Muhammed) Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki, sen Rabbinin nimeti sayesinde bir deli değilsin. Şüphesiz sana tükenmez bir mükafat vardır. Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.’’
Üçüncü olarakta, Alak Suresi (1-5) ayetleri ‘’Yaratan Rabbinin adıyla oku! O,insanı ‘alak’dan yarattı. Oku! Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.’’
Hattat Yusuf Sezer söz alarak misafirleri selamlayıp hoş geldiniz dedi. Sezer sözlerini özetle şöyle tamamladı. 1980 yılında bir talebe ile başlamıştım. Hizmetimin 30. yılında(9500) ü bulan talebe sayısıyla, Hocalarımın tavsiyelerine uyarak bu noktaya geldik. Rahmetli Hamit Aytaç Hocamı son anlarında ziyaretinde bulunduğumda; Hocam sizin bende çok hakkınız var. Bana hakkınızı nasıl helal ettirirsiniz’’ dediğimde, iki dizinin üzerine oturup :’’Evlad! Bu sanatı devam ettirip yeni nesillere öğretirsen o zaman helal ederim. Aksi takdirde mahşerde iki elim yakanda olur ‘’ demişti. Rabbim sağlık ve sıhhat verdiği sürece bende bu hizmetimi son nefesime kadar devam ettireceğim.
Dursun Gürlek ise; -Bir gün Efendimiz Hane-i Saadetinden dışarı çıkıyor. Evin önünde hafif su birikintisi var. Suya bakarak sakalını ve sarığını itina ile düzeltiyor. Hatice validemiz soruyor; -Ya Rasulallah ! Nedir bu hal? Efendimiz cevap veriyor; -‘’Allah güzeldir, güzelliği sever.’’ İşte bizim kültürümüzde bütün güzellikler mevcuttur. Bu güzelliklerin en mükemmeli de Hattatlarımız dadır. Kalem tutan eller öpülmeye layıktır. Bunların başında da Hattatlar gelir. Bunların (Hattatların) ilkinden sonuncusuna kadar hepsinin ellerinden öpüyorum. Bu gün icazet alanları da tebrik ediyorum. Kur’an-ı Kerim’e hizmet, hizmetlerin en büyüğüdür. Bundan dolayı Hattatlara saygı duyuyor, kadim dostum Hattat Yusuf Sezer Beyi gayretlerinden dolayı tebrik ediyorum. Hattat Dr. Süleyman Berk de sözlerini şöyle sürdürdü; -Aziz Hocalar! Muhterem Hazırun! Bu gün burada tarihi bir günü yaşıyoruz. Hattatların mutluluğuna şahit oluyoruz. Bizde Hoca ile Talebeyi ölüm ayırır. Bir Hattat için en büyük mutluluk, Kur’an-ı Kerim yazmaktır. Bu başarıya imza atanları kutluyorum. Son devrin en çalışkan Hattat’ı Yusuf Sezer Beyin talebelerine (icazet için) Kur’an-ı Kerim yazdırdığına şahit oluyoruz. Hocası talebesine bu sanatı devam ettireceğine dair söz alıp İcazetnamesini verir. Hattat Yusuf Sezer, Hattat Hamit Aytaçtan icazetini almıştır. Hamit hoca hocalarından … Bu silsile Hz. Ali’ye kadar ulaşır. Yusuf Sezer 30 yıldır talebe yetiştirmektedir.Bu vesile ile Hocama şükranlarımı sunar sanatkar arkadaşlarımı da tebrik ediyorum .
Tuba Lale (Talebeler adına) ; ‘’Mekanın şerefi orada bulunanlardır.’’ 16 Mayıs 2010 (Bu gün) diğer günlerden çok farklıdır. Sanat hayatımız da bir son değil, ilk adımdır. Biz, talebe olmak istedik bizi kabul etti. Hat sanatını tanıyıp sevmemize, arkadaşlar arasında dostluklarımızın pekişmesine vesile olan Hocamıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Öğrenmenin bedeli, öğretmektir. Bu sorumluluğu omuzlarımızda hissediyoruz.
Hattat İsmet Gülnihal de özetle şöyle konuştu; Bu güzel çalışmalarından dolayı Yusuf Sezer Hocamı ve talebelerini tebrik ediyorum. İcazetname geleneği 15. Y.Y.dan itibaren tarih sahnesine çıkıp gelenek haline gelmiştir. Hüsn-i Hat Sanatında günümüze kadar da devam ettirilmektedir. 18.Y.Y. sonlarında hususi mekteplerden ‘’Medreset-ül Hattatin’’ diye mektepler açılıp, beş çeşit yazı öğretilip icazet verilmekte idi. Son dönemlerde Belediyelerimiz ve İRCİCA gibi müesseseler bu işleri üslenmektedir. Emekli Müftü İbrahim Koç, şu veciz konuşmayı yaptı. –Ecdadımızın nice ali ruhlar, sanatkarlar, Mimar Sinanlar yetiştirdiğini biliyoruz. Bu gün de aynı şekilde bir Üniversite gibi çalışan insanlarımız var. Aynı şevki yaşatan, sanatının dervişi olmuş Yusuf Sezer Hocamızı görüyoruz. Mesleğinin Yunus Emre’sidir. Yusuf Sezer önce talebenin gönlüne girmektedir. Bir Kamil Mürşid gibi talebenin gönlünü fethediyor. Dün Hz. Mevlana; * Men mende-i Kur’anem eğer candarem. * Men hak-i reh-i Muhammed Muhtarem. ‘’Ben, canım var oldukça Kur’anın kölesiyim. Hz. Muhammed’in(sav) ayağının tozuyum…’’ diyor ise; Yusuf Hoca da mesleğinin aşığı olmuş, aynı havadan haykırmaktadır. Yetiştirdiği talebelerini tebrik ediyorum. _ Mehmet Serhan Tahşi (Millet Kütüphanesi Emekli Mdr.)duygularını şöyle dile getirdi; ‘’Kur’an ve insan ikizdir. Birbirini tamamlar’’ Hadis-i şerifince, insanda zuhur eden güzellik, Hakkın tecellileridir. Allah sevdiği kuluna iki şey sunar. Biri yakin, diğeri zikir. Cismin tecelli, tecessümi resim. Sözün tecellii, Nefesi Rahmanidir. Rabbin tecellisidir. Noktalar bir araya gelir harfler, harfler bir araya gelir kelimeler, kelimelerden de sesler zuhur eder. Vahy’in Vahy Katipleri ile yazıya dökülmesiyle, Hz. Ali’ye (Peygamberimizin) talim ve tavsiyesi ile ilk yazının ta’limi Hz. Ali iledir. Hüsn-i Hat böyle bir insanın yolundan geliyor. Hattat’ın elini tutmuş olan talebe Hz. Ali’nin elini, O’da Hz. Muhammed’in, O’da Cenabı Allah’a uzanır.
Hamza Doğan (Talebeler adına) duygularını şöyle dile getirdi. 2003 Yılında bir rüya gördüm. Rüyamda, elimde Kur’an-ı Kerim sayfaları olduğu halde sabahın erken saatlerinde Hocama yetişmeye çalışıyorum. Diğer taraftan işime de yetişeceğim. Mescide uğradım. Kalbalığı yara, yara ilerledim. Peygamberimiz(sav) sağımda, bana sarıldı. Göz yaşları ile uyandım. Bu rüya bende bu aşkı ateşledi. 2003 yılından beri hocamın elinden tuttum, bu güne geldim.
Seyyid Ahmet Olgun( Emekli Muallim); -1980-85 arası G.O.Paşa İ.-H. Okulu Öğretmeni iken Yusuf Sezer ve Süleyman Berk talebelerimiz idi. Ağlamamak mümkün değil. Mohaçkaleye (Yusuf Hocanın yazdığı yazıları) görmek üzere Kremlinden bir heyet geliyor. Bir sanatçı, camideki yazılara o kadar dikkati hayretle bakıyor ki, uzun süre dalıp gidiyor. Cami görevlisine şöyle diyor; ‘’Eğer bu sanatkar İstanbul da yaşıyorsa, elini öpün.’’ Sonra, ben müslüman olmak istiyorum diyor. Cami görevlisi gereken dini kuralları yerine getiriyor. Bu sanatçı Müslüman oluyor. Cami imamı diyor ki; artık biz kardeş olduk. Seni Hava Alanına ben götüreceğim. Hava alanına götürüyor. Uçağa binince vefat ediyor ve Müslüman olarak ruhunu teslim ediyor.
M. Nuri Yardım(Yazar); -Hat sanatı hem edep hem de sanattır. Toplumla buluşmayan sanat inziva da bulundurmaktır. Son 20-30 yılın basınını taradığımızda; basında Hatla ilgili, haberlerin büyük bölümü Yusuf Sezerle ilgili. Sakıp Sabancı gibi büyük iş adamlarının salonlarını Yusuf Sezerin eserleri süslemektedir. _ Recep Akakuş (Emekli Müftü); Kur’an-ı Kerim diğer kitaplardan farklı gönderildi. Diğerleri hazır yazılı olarak, Kur’an ise önce tilavet olarak Peygamberimize Hz. Cebrail tarafından belletilip önce sadırda (hafızada), sonra Kitabet dediğimiz Peygamber kontrolünde kitabeti sağlanmıştır. Böylece kitabeti ile asırdan asıra aktarılacaktır. Kamışla bir noktayı koyduğumuzda ne bir kare, ne bir dikdörtgendir. O, Kabe nin bir planı, o, bir noktadır. Hattat kamışla noktayı vurduğunda, Kabenin planını vurduğunu bilmelidir. Hasan Suer (Fatih Bld. Bşk.Yrd.) de kısa bir selamlama konuşması yaptıktan sonra icazet törenine geçildi. İcazet eseri olarak Kur’an-ı Kerim yazan hattatlar; 1-Adalet Gökkıyas, 2-Alanur Engin Aydın, 3-Ayşe Çalışır Yıldız, 4-Başak Elban Türken, 5-Filiz Korkmaz, 6-Hamza Doğan, 7-Hatice Şahin, 8-Safiye Çetindağ Baylık, 9-Tuba Lale, 10-Yasemin Lale Kocabaş, 11-Zeynep Doluca Ilgın. Diğerleri; 12-Hanife Mercan (Namaz Tesbihatı), 13-Hicret Çaça (Cevşenül Kebir), 14-Kübra Kaya(Evradı Kebir), 15-Merve Üstün (28-29-30.Cüz), 16-Nazan Yüce (30. Cüz), 17-Pakize Doğancı (Enamı Şerif-30.cüz), 18-Tuba Seven (500 Hadisi Şerif).
İcazetnamelerin takdimi sırasında Beyoğlu Müftü Vekili Yakup Kalabak’ın şu sözleri olup bitenleri özetler mahiyette idi. – Hayatı anlamlandıran ilahi vahiydir. Nere tecelli ederse orayı yüceltir. Taşa tecelli eder, Mihrab olur. İnsana tecelli eder, Hafız olur. Yazıya tecelli eder, Hattat olur. Süleymaniye Camii Emekli İmam Hatibi Mehmet Sevinç Hocanın İcazet Duasının ardından, Mehmet Akça’nın Mustafa Itri’nin bestelerinden (Tekbir ve Salavatları ) icrasıyla merasim sona erdi. Değerli Hocam Yusuf Sezer Beyi ve yeni icazet alan Hattat kardeşlerimi canı gönülden tebrik eder , C. Allah dan hizmet-i Kur’an yolunda uzun ömürler niyaz ederim.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.