GAZZE’Yİ UNUTMAK!

Talat Yavuz
04 Ağustos 2025 Pazartesi 11:50
Gazze’yi unutuyoruz. Acı ama gerçek bu. Soykırımın ilk günlerinde bir hastane bombalandığında, yüzlerle ifade edilen şehit verildiğinde, İsrail elçilik binasının önüne on binler kendiliğinden toplanırdı. Şimdilerde soykırım açlıkla devam ettiriliyor, bizim ise ilgimiz dağıldı.
İsrail var olduğu müddetçe dünyada huzur ve barışın olmayacağını biliyoruz. Tarih boyunca insanlığın başına bela olmuş ırkçı, sapkın bir topluluğun, kendilerine gönderilen peygamberleri öldürmekten çekinmediklerini hatırlayınca bugün yaptıklarını daha iyi anlıyoruz.
Meal okuyan bir kişi, Kuran’da Yahudilerin işledikleri cürümlere ne kadar yer verildiğini görecektir. Hz. Musa’ya “Sen ve Rabbin gidin savaşın, biz yerimizde oturacağız.” diyecek kadar korkak ve hayata düşkün olan bir topluluk, işledikleri soykırımla, açtıkları savaşla bugün insanlığın en büyük krizi haline geldi.
Yedi Ekim sonrası şehirleri hiçbir hassasiyet gözetmeden bombalayan, taş üstünde taş bırakmayan İsrail, artık açlığı bir silah olarak kullanıyor. İsrail’in anlayacağı dilden ne zaman konuşulur bilinmez ancak bugün artık sivil toplum, ülkelerin en büyük meydanlarında, milyonluk eylemler değil direk Gazze’ye yürümeyi, ablukayı delmeyi ve insanlığı bu büyük utançtan kurtarmayı konuşuyor.
Keşke imkân olsa da milyarlar dört bir yandan insan seli oluşturabilsek ve yürüsek Gazze’ye doğru. Acaba, dünyanın en modern silahlarıyla, elli derece sıcağın altında, çadırlara sığınmış insanları bombalayan caniler, kendileri hariç bütün insanları yok etme fırsatını bulduk diye bombalarla yok etmeye kalkarlar mı?
Mevcut çaresizlik içinde yaşamaktansa, tankların ezdiği kahraman insanlar gibi bütün insanlar, o galeyana gelmiş haldeyken ölmeyi tercih etmezler mi? Aslında İsrail Gazze’de tam da bunu yapıyor işte.
Son günlerde yeniden gündem Gazze. Bu sevindirici bir gelişme. İnsanlıktan nasibi olanlar, inancı ne olursa olsun, bu vahşeti kabul etmiyor. “İsrail, Gazze’de sonunu hazırlıyor.” Diyenler, hamaset yapmıyor, tarihi bir gerçeği dile getiriyor. Bu kadar azgınlığın sonu mutlaka hüsran olacaktır, eğer tarih doğru yazılmışsa. Şimdi yeniden yürüme vaktidir. Artık devletleri harekete geçirme vaktidir.
Dünyada organize olmuş yapılar bir araya gelerek, insanlığın onurunu kurtaracak bir süreci başlatmalıdır. Sanki bunun işareti geliyor. Bize düşen bu sürece liderlik etmek, destek olmak, inisiyatif almaktır. Yaşadığımız ve şahit olduğumuz olaylar, dünyada geleceği etkileyecek türden olaylara benziyor. Kitleler kontrolden çıkınca gerçek baharın nasıl olduğu görülecek sanki. 9 Ağustos tarihini ajandamıza not almayı unutmayalım, önemli.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi