23 Kasım 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara12°C

GAZETECİLİK ZOR ZANAAT !

Ümit Kahyaoğlu

Kuşkusuz her işin kendine göre bir zorluğu ve meşakkati var. Alın teri ve el emeği ile helalinden maişet temin etmek, epey çaba ve yorulmayı gerektiriyor.
Çabalar ve yorgunluğun sonucunda temin edilen rızk, hak etmenin sonucu olduğu için mutluluğa dönüşüyor.
Hak edilmeden, alın teri dökülmeden, emek harcanmadan ve helal yoldan gerçekleşmeyen kazanç ise huzursuzluğu ve beraberinde mutsuzluğu getiriyor.
Bahsettiğimiz çaba ve yorgunluğun en çok hissedildiği, kendisini gösterdiği iş kolu ise “basın iş kolu”dur.
Şimdiki deyimi ile medyadır.
Gazeteciliktir.
Ulusal ölçekteki gazeteler, farklı iş kolları ile de iştigal ettikleri için, ekonomik anlamdaki özgürlüklerini kazanmışlardır.
Gazete satışı ve ulusal reklamlar, o da olmazsa, diğer iş kollarındaki gelirler, ulusal gazetelerin sorunlarını büyük ölçüde çözmüştür.
Sorun; yerel basındadır.
İstanbul’daki yerel basındadır.
Yerel basında 25 yılı geride bıraktık.
İşin mutfağından başlayıp, bu günlere kadar geldik.
Arada ulusal basın tecrübemizde oldu.
90’lı yılların başında Sabah Gazetesi’nde muhabirlik yaptık.
Sonra tekrar yerel basına döndük.
1996 yılından bu yana da
DUYURU GAZETESİ’ni çıkarıyoruz.

13 yıl, bir çırpıda geldi ve geçti.
Hem Anadolu, hem de İstanbul yerel basınını iyi biliyoruz.
Aradaki fark, çok büyüktür.
Anadolu basını sorunlarını önemli ölçüde çözmüş ve kurumsallaşmasını tamamlamıştır.
Anadolu’da, herhangi bir ilde yayın yapan ortalama bir gazete, basın ilan kurumunun ilan pastasından yılda 300-400 bin lira (300-400 milyar) pay alıyor.
İstanbul’daki yerel gazetelerin ise günlük yayın yapamadıkları için böyle bir şansı bulunmuyor.
15 günde, ayda, bazen üç ayda bir, hatta seçimden seçime çıkan yerel gazeteler mevcut.
Bizim gibi haftalık yayın yapan, 15 milyon nüfusu barındıran İstanbul’da en fazla bir elin parmak sayısı kadardır.
Ama kağıt üzerinde çok sayıda günlük gazete (!) vardır.
Genelde matbaa sahiplerine ait olan bu gazeteler (!), resmi ilanları alabilmek için çıkmaktadır.
Günde 50-100 adet baskısı olan, internetten indirme haberlerle dolu olan ve atık kağıtlardan, yayıncısına sıfır maliyeti olan bu gazeteler, bizlerin bir yıllık cirosunu bir haftada elde ediyor.
Yani bizlerin hakkını, bu gazeteler gaspediyor.
İstanbul’da yerel basın gelişmiyor.
20 yıl öncesiyle, bu gün arasında fark yok.
2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’a, bu manzara ne kadar yakışıyor, siz karar verin.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.