FİKRET CESUR'UN ARDINDAN!

"Ey bâd-ı sabâ uğrarsa yolun semt-i Harameyne….Selamımızı arz eyle Resul'u Sekaleyne" sözlerini değiştirerek; " Ey bâd-ı sabâ uğrarsa yolun semt-i Harameyne….Pendik Çarşı Camii Cemaatinin selamını arz eyle Resul'u Sekaleyne" cümlesiyle bitirdiği Cuma Hutbeleri'ndeki coşkulu vaazlarından tanıyoruz onu.

"Allah işyerlerinize, evlerinize buğday yağdırsın." yine onun coşkulu Cuma Hutbeleri'ndeki sözlerinden aklımızda kalanlar. Yine Cuma Hutbesi'ndeki vaazlarında, " Ya Rabb'i bu ülkenin yönetimi her daim imanlı kişilerinden elinde olsun." Duası'da adeta zihinlerimize kazınmıştı.

Sohbetlerinde, vaazlarında zaman zaman duygulanır, ağlamaklı olur, gözlerinden yaşlar süzülürdü.

Dertliydi, bir derdi vardı, davası vardı ve bu derdiyle dertlenmiş, sosyal yönü de o derece kuvvetli bir gönül adamıydı. Pendik'in manevi önderlerinden, yeri kolay doldurulamayacak şahsiyetlerden birisiydi.

Covit-19 hastalığına yakalandı, yaklaşık 1.5 ay yaşam mücadelesi verdi ve aramızdan ayrıldı, daha doğru bir ifadeyle Rabb’ine kavuştu.

Pendik’te yaklaşık 40 yıldır İmam Hatiplik yapan, son 20 yıldır da Çarşı Camii Baş İmam Hatipliği görevini yürüten Fikret Cesur’dan bahsediyoruz.

Bu satırların yazarı da kendisini iyi tanır. İlçede yaşayan bir çokları gibi biz de Fikret Hocamızı tanır ve severdik. Salgın sürecinde çok sayıda tanıdık eş ve dostumuzu kaybettik. Fikret Hoca’mızın kaybı bir başka oldu. Yüreğimiz sızladı, hüzünlendik, gözlerimizden yaşlar süzüldü.

Ara sıra ziyaretimize gelirdi.  Gazetemizin zili çaldığında, misafirimiz olan Fikret Hoca , eli hiç boş gelmezdi. Mutlaka bir hediye getirir, güler yüzüyle Allah selamı verir kapıdan öyle girerdi.

Bir 10 Ocak Gazeteciler Günü’nde kapımızın zili yine çaldı, kapıdaki kargo elemanıydı. Belli ki bir yerden hediye gelmişti.

Poşette hediye ve içinden çıkan not: “10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Gününüzü en içten duygularımla kutlarım. Pendik Çarşı Camii İmam Hatibi Fikret Cesur”

Fikret Hocamız bizi yine unutmamış hem gazeteciler günümüzü kutlamış, hem de hediyesini göndermişti.

Çok özleyeceğiz kendisini, Rabb’im Peygamber Efendimize (S.A.V.) komşu eylesin.

Bizim gibi seveni o kadar çoktu ki, cenazesine çok sayıda kişi katılmıştı. Pendik’te böylesine kalabalık Cenaze Namazı’na çok az şahitlik ettik. Fikret Hocamızın Cenazesi’ne dört bir yandan gelmişlerdi. Yetiştirdiği Hafız öğrencileri, aileleri, ilçede görev yapmış önceki müftüler, din görevlileri, Pendik Çarşı Camii Cemaati, ilçenin meczupları, velileri, sayamayacağımız kadar çok kişi Fikret Hocalarına son görevlerini yapmak için avludaki yerlerini almışlardı.

27 Aralık akşamı Ruhu için Kur'an tilavetinde bulunuldu. Hoca için 50 hatim, Mekke'deki dostları tarafından da 12 Ümre yapılmıştı. Pendik Müftüsü Musa Bilgiç, ağlamaklı gözlerle Hatim Duası yaptırdı, gözlerden yaşlar süzüldü, hıçkırıklara boğularak ağlayanların sesleri duyuldu.

Fikret Hoca, hastaneye yatmadan önceki son sohbetini yine Çarşı Camii'de bir Öğle Namazı öncesi yapmıştı. Sohbetinin sonunda cemaate , " Sizlere Allah'ı anlattım mı?, Sizlere Allah'ı anlattım mı?, Sizlere Allah'ı anlattım mı? şahit misiniz ey cemaat. Cemaatin tasdiki üzerine, baş parmağını havaya kaldırarak, " Şahit ol Ya Rab, Şahit ol Yarab, Şahit ol Yarab." diyerek sözlerine son vermiş, bu aynı zamanda Çarşı Camii Cemaatiyle son buluşması olmuştu.

Ertesi gün hastaneye kaldırıldı ve her geçen gün sağlık durumu kötüye gitti. Son 20 gün entübe edildi ve çok sevdiği Rabb'ine kavuştu.

Hocamız, Esenyalı'da Hafızların yetiştiği Erenköy Kur'an Kursu Zümrüt Vakfı Haziresi'nde toprağa verildi.