23 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Ankara16°C

FETİH VE FATİH

Edib Ahmet Ceylan

30 Mayıs 2021 Pazar 20:05

 Bu hafta Konstantino Polis İstanbul’u İstanbul yapan, çağ kapatıp çağ açan, Peygamberimiz (s.a.v) in övgüsüne mazhar olan Türk Milletine tarihin en büyük övünçlerinden birini yaşatan Cennet Mekân Fatih Sultan Mehmet Han’ı ve kahraman Alperenlerini minnet, şükran ve dualarla anıyoruz. 

       Fethin yıldönümünde bütün milletimizin bu tarihi gururunu yeniden yaşamasını; fethin bıraktığı milli ve dini mirasın şuuruyla yaşanan gelişmelerin değerlendirilmesi duygularıyla. 

       Milletleri Millet yapan onun inanç ve idealleridir. Bu bizim için iki bin yıllık Türk tarihi ve Türk kültürüdür.    Türk kültürü; varlığımızın, milli birlik ve beraberliğimizin, yücelişimizin maddi ve manevi bir simgesidir. Kültürümüze maddi ve manevi değerlerimize tarih boyu hizmet etmiş, birçok devlet adamı, sanatkâr ve Türk komutanları vardır. Bunlardan biri de Fatih Sultan Mehmet’tir. 

       Fetih kelimesi, Arapça “fath" mastarından Türkçeye geçmiş bir kelimedir. Arapça “fath” mastarı “fth” filinden türemiştir. 

      Fath; açmak, açılmak, açış, yol gösterme, hüküm verme, galibiyet ve zafere ulaştırma gibi anlamlarına gelmektedir. Kelimenin çoğulu “Fütuh”,çoğulunun çoğulu “ Fütühattır.” 

      Terim olarak; Müslümanların ülke ve şehirleri, “İlahi kelimetüllah” (Allah’ın kelamını yüceltmek)amacıyla İslam’a açmaları demektir. 

       Fetih; kalbi ve aklı İslam gerçeğine açmak demektir. 

      Fetih; İslam mesajının önündeki engelleri kaldırmak, insanın gönlüne ve aklına ulaşmayı mümkün kılacak ortamı hazırlamak demektir. 

       Fetih; bir istila ve sömürü savaşı değildir (1) 

            Fetih’in Gayesi; Fethin Gayesi, İlah-i Kelimetüllah; “Allah” Kelamının yüceltilmesi ve duyurulmasıdır. Fetih kelimesi, adı gibi Türkçe ses yapımına uyum sağlayarak Türkçe bir kelime olmuştur.                                                                                         

    Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere ve Kudüs’ü Şerif’ten sonra, İslâm’ın en mukaddes şehri olan İstanbul'un Fethi, 29 Mayıs 1453'te, şehri günlerdir kuşatan Osmanlı ordusunun, şimdi İstanbul olarak bilinen, o zamanki adıyla “Konstantinopolis” (Constantinople) şehrini Sultan II. Mehmet Han'ın komutanlığında fetih edilmiştir. Bu fetihten sonra Osmanlı Devleti İmparatorluk olmuş, henüz 21 yaşında olan Sultan II. Mehmet, fatih unvanını alarak “Fatih Sultan Mehmet” olarak tanınmaya başlanmıştır. Tarihteki en önemli devletlerden biri olan Doğu Roma İmparatorluğu da sona ermiştir.
     İstanbul Fetih edildikten sonra “Orta Çağ” kapanmış ve 1789 Fransız İhtilaline kadar sürecek olan “Yeni Çağ” başlamıştır. 

        İstanbul’un fethi; Peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.v) in “İstanbul bir gün mutlaka fetih olunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” (2) Methine erişebilmek için; Ya İstanbul beni alır ya da ben İstanbul’u alırım” diyerek yola çıkan Fatih’in eseridir. 

           İstanbul’un fethi: “Ölürsem şehit, kalırsam gazi” arzusu ile yola çıkan neferlerin başarısıdır. 

       İstanbul’un fethi: Fatih ve Fethin kurmay kadrosu, çağının alanında en iyileriydi. Yetişmiş, donanımlı insanlar, ehil kişiler layık oldukları yerde istihdam edilmiş olmalı 

        İstanbul’un fethi: Akşemseddin’in, Molla Gürani, Gelenbevi, Molla Hüsrev, Zeyrek Hazretleri gibi 70 kadar âlim ve Şeyh Efendinin gerek duasıyla gerekse fiilen katılımlarıyla kazanılmış büyük muhteşem bir zaferdir. 

       “İstanbul’un Fethi: “Biz Kardinal şapkası görmektense, Müslüman sarığı görmeye razıyız”. ‘diyen Bizans halkının önce gönlünün kapısını, sonra da kalenin kapısını Müslümanlara açmasıyla gerçekleşen “Adaletin “ ta kendisidir. 

     İstanbul’un Fethi: “Haliç’in ağzı zincirle kapalıysa, gemiler karadan yürütülsün” diyen bir kahraman kumandanın emri üzerine önce Akşemseddin’in Hazretlerinin “Bismillah” diyerek halatlara asılmasıdır. 

        O büyük insan Allah’ın şu ayetini çok iyi biliyordu“Bir kere karar verip azmettin mi, artık tevekkül et (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (3) Ve o bu ayetten hareketle 6 Nisan 1453 Cuma günü surların dibinde kılınan Cuma namazından sonra, askerlerine şöyle hitap ediyordu; 

      “Karşınızdaki düşman, Varna’dakinden, Kosova’dakinden daha çetin bir düşman değildir. Ama sizler, o savaştakilerden daha azimli ve gayretlisiniz. Konstantine’yi fethetmekle “Kürre-i Arzın” merkezine sahip olacaksınız. Aynı zamanda tarihin methine, torunlarınızın şükranına, Peygamber Efendimizin mübarek övgüsüne mazhar olacaksınız. Sizler ne mutlu askerlersiniz. Dedikten sonra;  

      300 bin asker ve 120 parça donanmadan meydana gelen ordunun, yeri ve göğü inleten mehter tekbir sedaları ile başlayan muhasarası, tam 53 gün sürdü. 

        Fatih Topkapı’dan büyük bir törenle şehre girdiğinde halk Ayasofya’da toplanmıştı. Toplanan bu halka; 

     “Kalkınız, Ben Sultan Mehmet Han, hepinize söylüyorum ki, bu andan itibaren hayatınız ve hürriyetiniz hususunda korkmayınız.” dedi. 

    İstanbul’u fethetmeyi kendisine nasip ettiği için Rabbine Hamd ederek şükür secdesine kapanan genç hükümdar çıkardığı bir fermanla;  

       “Can, mal, ırz emniyetini ve inanç hürriyetini garanti altına aldı.”  

       Fatih Sultan Mehmet Han, yoksulları doyurdu, adaleti yerleştirdi ve zulmü sona erdirdi. Bu fetihle o, sadece İstanbul’u değil, gönülleri de fethetmiş oldu. Böylece İstanbul kısa zamanda dünyanın ilim, irfan, sanat, teknik ve kültür merkezlerinden biri haline geldi. 

        İstanbul’un fethi ile Fransız Babinger;                                                                                    

     “Türk dünyası için Fatih günümüze kadar bütün İmparatorların en büyüğü olup, beşer tarihinde başka herhangi bir şahsın kendisi ile mukayese edilmez. O Türk Milletine bütün tarihinin en harikulade ve en yaklaşılması gayri kabil şahsiyet olarak takdim edilmiştir. Kudretli şahsiyeti, büyük Avrupa sahalarının dış görünüşü derinden değiştirmişti, ”demiştir. 

        İstanbul’un Fethi: Yanlış yollarda sürünenlerin, doğru yolda yürümelerinin sağlanması demektir. 

     İstanbul’un Fethi: Zulümden ve sömürüden bunalan insanların kurtarılması, onların barış dini İslam’la tanışıp kucaklaşması demektir. 

      İstanbul’un Fethi: Siyasi yönden de neticeleri bakımından da, dünya tarihine kati ve silinmez damgasını vurmuş büyük bir Müslüman Türk zaferidir. 

       İstanbul: Müslüman Türk beldesi olarak bu kutlu fethin bizlere en büyük hediyesidir

       Fethi anlamak demek; İslam'ı anlamak ve kavramak demektir. 

       Fethi anlamak demek; Allah’ın kitabı Kuran-ı Kerimi anlamak demektir. 

       Fethi anlamak demek; Allah’ın Rasulü (s.a.s) in Sünneti seniyyesini anlamak demektir. 

       Fethi anlamak demek; Onun ruhuna uygun olarak Ayasofya’yı cami olarak açmak demektir. 

       Fethi anlamak demek; dostumuzu düşmanımızı tanımak demektir. 

       Fethi anlamak demek; “ Muhteşem Türkiye” olmak demektir. 

      Fethi anlamak demek; yabancı kültür ve egemenliğini, ekranlardan, sokaklardan, okullardan ve kitaplardan söküp atmak demektir. 

       Fethi anlamak demek; Bosna Karabağ, Filistin, Kerkük Afrin ve Bayır-Bucağı unutmamak demektir. 

       Fethi anlamak demek; Dünyada sözü geçen tek devlet olmayı istemek demektir. 

     Sonuç olarak; Fetih toplumu olmak zorundayız!.. Tekrar hayatımızın her anında, her sahasında insanlık adına ne kadar güzel hasretler varsa onları en güzel bir şekilde yaşamak zorundayız. 

    Türk’ün cihan hâkimiyeti mefkûresi gereği; “devleti ebed müddet” 21. yüzyılın Bizans entrikalarına son vermeye, zalim Bizans’ının burçlarına ay-yıldızlı bayrağı dikmek için millet olarak Fetih toplumu olmaya mecburuz! 

      Ve içimizden Molla Güraniler, Ulubatlı Hasanlar, Fatihler, Fatihleri yargılayan Kadı Hızırlar, Kadı Hızırların kararına baş eğen hukuk sevdalısı hukuka saygılı adaleti, hakkı, hukuku her şeyden üstün tutan devlet adamları ve devlet başkanları çıkarmaya mecburuz! 

   Hülasa İstanbul’un Fethi: İki cihan güneşi sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v) Efendimiziz Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali (r.a) hanları anlamak ve onlara ulaşmak demektir. 

   Bu vesile ile Büyük fethin sene-i devriyesi münasebetiyle başta büyük Hâkân Sultan Muhammed Fatih Han olmak üzere, bütün ecdadımızın, şüheda ve guzât-ı Müslimînin aziz ve temiz ruhlarına, yüce Mevlâ’dan gani gani rahmet niyazı ile tüm şehit ve gazilerimizin ruhlarının şad olmasını diler, Allah bizleri fetihlere layık olan ve yeni fetihlere memur edilen kullarından eylesin, der saygılar sunarız 

 

      Kaynaklar: 

      Dini Kavramlar Sözlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları 2006 Ankara  

Sayfa.180. 

      Ahmet b.Hanbel, Müsned 1V,335 Buhari, “et-Tarih’ul Kebir” Sayfa 81. 

 Al-i İmran Süresi, 3/159.