22 Kasım 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara13°C

FARKI, FARKETTİNİZ Mİ?

Talat Yavuz

20 Temmuz 2020 Pazartesi 18:53

Ülkemizde sendikacılık adına, gelecek kuşaklar için ders niteliğinde bir dönem yaşanıyor. 2012 yılından sonra, adeta tarihin akışı hızlandı. FETÖ ile mücadelede, özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin etkileri hala taze ve belirleyici olmaya devam ediyor. Böyle dönemlerde, kurumların karakteri ortaya çıkıyor, kökleri sorgulanıyor. Demokrasi ve insanlık sınavını kaybedenler gün gibi ortaya çıkıyor.

Mücadelesini tek cümleyle özetleyen sendikamız, vesayetle mücadeledeki sağlam duruşu ve gösterdiği başarı ile büyümeye ve gönüllerdeki yerini büyütmeye devam ediyor. Salgın yüzünden Temmuz ayına ertelenen üye sayımları, sendikamıza olan güveni göstermekte ve işin hakkını verdiğimizi teyit etmektedir.

Sözü fazla uzatmadan şimdi size çelişkiler içinde savrulan, ilkesiz bir sendikal serüveni anlatacağım. Aslında bunları defalarca dile getirdik ancak yine de hatırlatmakta fayda var.

Bir sendika düşünün, rakibimiz;

Neredeyse bütün genel başkan değişimleri, genel merkezlerine yapılan baskınla ve günlerce süren kavgalarla olurken, kendi üyelerinin de görev aldığı bakanlığın taşra teşkilatını bir çetenin yönettiğini iddia edebiliyor.

Zamanında bakanların makam arabalarında taşıdıkları üye formları ile yetki almasına rağmen rakiplerini bürokrasiden güç almakla suçlayabiliyor.

15 Temmuz gecesi; “Bir Cumhurbaşkanı, halkı sokağa çağırıyor, çok yazık.” cümlesini paylaşan teşkilat mensubundan utanmıyor, darbeci generallere ev sahipliği yapmış olmaktan sıkılmıyor; vatan, millet ve demokrasi diye ortalıkta gezebiliyor.

Yetkili olduğu dönemde bir tek kazanım elde edemeden yetkiyi kaybetmiş olmanın ayıbı ile susacak yerde, onlarca kazanımımızı değersizleştirmeye çalışıyor.

Geçmişte her dönem okul idarelerine hiçbir kriter olmadan yaptıkları atamaları, 2002 öncesi komisyonlar marifetiyle kullandıkları on puanlık keyfiyeti, iktidar değişince FETÖ mahkemelerinde iptal ettirdikleri yönetmelikleri, devamında sınavlarda tel tel döküldüklerini unutarak, bugün ehliyet ve liyakat maskesini giyebiliyor. Giyebiliyor ve bu maskeyi, eğitimden FETÖ ve vesayet odaklarını kazıyan kadroya karşı giyotine dönüştürme cüretinde bulunabiliyor.

Sözde ehliyet, liyakat timsali kesilen bu sendika, proje okul idarecilikleri söz konusu olunca, ettikleri koca koca sözleri unutuyor.

Mevcut idarecilerin başarılarını karalamak için, akıl almaz yollara başvuruyor, kendi üyeleri için mubah gördükleri ne varsa başkaları için çok görüyor. Münferit olaylar üzerinden kampanyalar yürütüyor, masumiyet kuralını ihlal ediyor ve hukuk cinayetleri işliyor.

Siyasi dengeler içinde partilerden; perde arkasında biri ile iş tutuyor, görünürde birine yaslanıyor, yaslandığının yol arkadaşına şirin görünüyor ve şirin göründüklerine gönül verenlere en ağır hakaretleri yapabiliyor.

Gücü elinde tutana göre şekil alıyor, iktidardakilere göre muhafazakâr, arkadaşlarımızı sudan sebeplerle şikâyet edip açığa aldırırken 28 Şubat kafalı jakoben laik, yerine göre milliyetçi mukaddesatçı kesilebiliyor.

Bu kadar kıvraklığı ile alanını daha da genişletmek için bu sendika, bu günlerde, bir yandan sürekli mağduriyet edebiyatı yapıyor; diğer yandan şikâyet, iftira, müfettiş baskısı, hakaret ve her türlü saldırıyı mubah görüyor.

Gerçekten ilginç ve öğretici bu süreç sendikacılar, toplumbilimciler, siyasetçiler, tarihçiler için bulunmaz bir laboratuvar görevi görebilir. Araştırmacılara bu fırsatı kaçırmayın derim, kaçırmayın çünkü bu cambazlık uzun sürmeyecek ve yeni bir operasyon ile erdem ve ilkeden yoksun, sendikacılığa kara leke süren, dili bozuk bir kadronun nasıl tasfiye olacağını izleyeceğiz.