EYLEMDEYİZ!

Talat Yavuz
18 Ağustos 2025 Pazartesi 11:29
İşçiye kepçe ile memura kaşık ile verdiler. İşçi ile altı ay, memurla altı gün görüştüler. En düşük işçi maaşı, şube müdürü maaşına denk geliyor. İşçiler alacağını aldı, şimdi bizi işinize karıştırmayın, bizimle kıyas yapmayın diyorlar. Kamuoyunu, bütün işçilerin maden ocağında veya elektrik direğinin tepesinde çalıştığına inandırdılar. “Aynı işyerinde, aynı işi yapan işçi ile memur beraber çalışıyor, maaşları arasında uçurum var, kurumlarda huzur kalmadı, okumanın, dirsek çürütmenin, sınavlara girmenin cezalandırıldığı başka bir ülke yok” diyorsunuz, aldığınız cevap önce “öyle mi olmuş” sonra da “olmuş bir kere” cümleleri oluyor.
Devamında ise bizi suçlayan bir yüz ifadesi ile “işçiye verdiğimiz oranlara asla çıkamayız, mümkün değil, devlet iflas eder” cümleleri oluyor. Masada yetkililerle bunları konuştuk, bugün artık meydanlardan milletimize konuşacağız. "Size hizmet eden memurlar, öğretmenler, üniversite hocaları, imamlar, ambulans şoförleri, hemşireler, doktorlar, tapu ve orman memurları, itfaiyeciler yani bütün memurlar olarak gördüğümüz muamele budur." diyeceğiz ve milletimize anlatacağız.
Bir süreç, bir kurum, bir bakanlık vs. nereyi yönetiyorsanız belli ilkeleriniz, belli kaideleriniz ve önünüzde de bir yol haritanız olur. Devlet yönetiminde adalet ilkesi önemli bir ilkedir. Tutarlılık, devlet ciddiyeti, emeğe saygı, uluslararası kabul görmüş dinamikler vs. bunlar, binlerce yıl devlet geleneği olmuş bir ülkede Orhun abideleri gibi çakılı olmalıdır. Ülkemizde işçi ile memuru birbirine düşüren biz sendikalar değil bu çarpık ücret politikasını on yıllardır çözmeyen, çözemeyen, çözüm için kılını dahi kıpırdatmayan kim varsa onlardır.
Bu çağda, bu teknolojik imkânlarla çözüm için ortaya bir yol haritası koyulmuyorsa, biz de haklı olarak sorarız; bu sahipsizlik nedendir? Memur aslında çok şey istemiyor. Önce adalet istiyor. Var olan ne ise yokluksa yokluğu, varlıksa varlığı paylaşalım, ülke hepimizin ülkesi diyor. Kriz zamanlarında evlerini birleştirip beraber oturan kardeşler gibi yardımlaşan, her şeye rağmen kurumlarını ayakta tutan, deprem anında bile kendisine emanet edilmiş bebeğe koşan hemşire gibi işine sahip çıkan memurları konuşuyoruz.
Bu problemi biz milletimize anlatırız, bugün anlatacağız. Keşke böyle olmasaydı. Aylar öncesinde düzenlediğimiz çalıştaylar, kongreler, yazdığımız raporlar dikkate alınsaydı. İşçi ve memur toplu sözleşmeleri, bu ülkenin çok değerli iki çalışan grubunu beraber ilgilendiriyor, bu iki grup aynı bütçeden maaş alıyor, aynı marketten alış veriş yapıyor, aynı kira oranına tabi tutuluyor denilerek beraber planlanabilseydi.
Bunu birileri dert edinseydi, dersini çalışsaydı. Önce gelenin aldığı, sona kalanın baktığı bir sistem, her şeyden önce sistem değildir. Üzgünüm. Ülkem adına üzgünüm. Ülkemizin geldiği aşama ve yüklendiği misyon adına üzgünüm. Geçmişte krizler yaşamış, en temel hakları elinden alınmış, sürgün edilmiş, okullardan kovulmuş, bankaları talan edilmiş ve her şeye rağmen birçok problemi geride bırakmış bir hikâyenin bir ferdi olarak ülkem adına üzgünüm. Bence yaşadığımız yokluk değil sadece sistemsizliktir. #MemurAnkaraYolunda
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi