14 Mayıs 2025
  • İstanbul11°C
  • Ankara9°C

ESER TAHLİLLERİ GAYRİ MİLLÎ UNSURLAR BAKIMINDAN SİNEKLİ BAKKAL-3

Coşkun Otluoğlu

13 Mayıs 2025 Salı 11:24

 

 

Önceki iki yazımızda Sinekli Bakkal romanında Sultan Abdulhamit Han’a Ermeni ve Siyonist Yahudilerin ağzıyla Kızıl Sultan, Zalim Padişah gibi yakıştırmalar yapıp, dinî, millî değerlerin ve tarihi kişiliklerin yıpratılmaya çalışıldığının altını çizmiştik. Bu yazımızda da diğer hususlar üzerinde duracağız.

 

Yabancı Kişilerin İdeal İnsan Tipi Olarak Gösterilmesi

            Eserdeki dikkati çeken bir husus da şudur; millî veya yerli olan şeylerin ve kişiliklerin -ki bu Rabia’nın imam dedesi ve Sultan Abdulhamit Han’dır - olumsuz bakış açısı ile okuyucuya yansıtıldığı kadar yabancı kişilerin de ideal insan gibi sunulmasıdır.

  1. Rahip Peregreniri, Hiçbir Dine Mensup Olmayan Peregreneri, Müslüman Peregreniri

            Eserde Rabia ile evlenmek için daha sonra Müslüman olan Peregreniri hal ve tavırları ile ideal insan tipi olarak sunulmuştur. Kişilere, olaylara ve fikirlere bakış açısıyla olumlu bir insan tipi ile gördüğümüz Pregreniri önce Hıristiyan bir rahip, sonra ateist ve en sonunda da Müslüman olmaktadır.

            “Gerçi Katolik dünyasından aforoz edilen bu sabık rahip, on beş senedir ömrünü Müslümanlar arasında geçiriyordu.” (S. 104-105)

            Rakım ile Peregreniri arasındaki konuşmalarda bu hususa değinilmiştir.

            “- Hiçbir dine mensup değilim. Eğer bir din edinmek istersem mutlak Müslüman olurdum. İslâm’ın yarattığı cemaatteki ferdi kendime daha yakın buluyorum. Manastırdan kaçalı, Papa’nın aforozuna uğrayalı on beş yıl oldu…” (S. 109)

            Türk ve Müslümanlarla dost olabilen bu insan tipi eserde diğer olumlu bir ideal insan tipine örnek olarak gösterilen Mevlevi Dergahına müntesip Vehbi Dede ile yakın bir dosttur. Yazar, Peregreniri’ye yani; hem rahip, hem ateist, hem batılı bir kimseye göstermiş olduğu iyi niyeti maalesef Müslümanların “imamı”ndan, Türklerin Ulu Hakanı Abdulhamit Han’dan esirgemiştir.

  1. Dil, Din, Millet Peregreniri’ye Göre Ruh İkliminden Başka Bir Şey Değildir

Yazarın da düşüncesi şeklinde Peregreniri’nin ağzından dile getirilen dil, din ve millet kavramları önemini yitirmiştir. Peregreniri ve Rakım arasındaki konuşmalarda Peregreniri’nin Müslüman olmadığı, bir rahip olduğu ancak sonraki cümlede ise daha ziyade Müslüman olduğu dil, din ve millet kavramlarının insanların ruh ikliminden başka bir şey olmadığı ifade edilmiştir.

“-Hayır, Müslüman değilim. Hani manastırlara kapanan papazlar yok mu, onlardanım. Fakat şimdi daha ziyade Müslümanım. On beş yıldır aranızda yaşıyorum. Dil, din, millet bunlar insanların ruh ikliminden başka bir şey değildir. Garbın ruh iklimi bana çok soğuk geldi, şark ikliminde sükûn ve şifa arıyorum…” (S. 108)

  1. Din İllet (Hastalık) Gibidir

Yazar, Peregreniri’nin ağzından dinin bir illet gibi olduğunu dile getirir.

“- Şimdi ben bir şeye inanmam. Fakat, din bir illet gibi insanın kanına bir defa girerse bir daha çıkmıyor.” (S. 109)

  1. Kalbe, Manevî Servetlere, Güzelliklere Kıymet Veren Peregreniri

Eserin başkahramanı ve ideal insan tipinin başında yer alan Müslüman hafız Rabia’nın mahallesindeki insanların Peregreniri’nin gözünde doğurduğu insanî güzellikler dile getirilirken gerçekte Peregreniri’nin iç âlem zenginliği dile getirilmiştir.

“Peregreniri’nin içini kapalı ve gizli bir kıta keşfetmişlerin sevinci bürümüştü… Ona öyle geldi ki bu dar sokak sakinleri için dünyada bir tek maddî kıymet yoktur, onlar yalnız kalbe ve manevî servetlere, güzelliklere kıymet verirler.” (S. 107)

  1. Hıristiyanların Hiç Bitmeyen Ayasofya Aşkı

Peregreniri ateistken, yani rahiplikten ayrılmış ve Hıristiyanlığa ve hatta hiçbir dine inanmıyorken bile Rabia’nın Ayasofya’nın tarihi dekorları arasında Kur’an okumasını hayal etmektedir.

“Bu kararı verir vermez içinde Rabia’yı Ayasofya’nın tarihî dekorları içinde dinlemek arzusu uyandı.” (S. 107)

  1. Hiçbir Dine Mensup Olmayan Peregreniri ile Müslüman Kız Rabia’nın Arasında Doğan Aşkın İdealize Edilişi

 Eserde, Peregreniri ile Rabia arasında ortaya çıkan sevginin idealize edilişi dikkat çekmektedir.

“Peregreniri cevap vermedi. Gözleri merhametle yaşarmış, kızın ta gözlerinin içine baktı. Belki merhametten başka bir şey vardı, belki kendi de varlığından haberdar olmadığı bir hissini kıza veriyordu… Peregreniri’nin bu garip bakışı da aynı tatlı sızıyı yapıyordu. Bu ne demekti? Piyanist (Pregreniri) yerinden kalkınca kalbi şiddetle çarpmaya başladı. Ani bir korku ileyüzünü elleriyle kapadı.” (S. 166)

Pregreniri’nin Rabia’ya karşı duymuş olduğu hislerin yanlış olmayacağı ile alakalı temel dayanak noktası Mevlevî Dedesi olarak eserde sunulan Vehbi Dede’den referans gösterilir. Pregreneri böyle bir aşkı düşünebilmenin bile günah olduğunu söylediği cümlelerinden hemen sonra Vehbi Dede bunu günah olarak düşünülmesinin hata olduğunu dile getirir.

“Günah diye düşündüğün hata… Sevmek hiçbir zaman günah değildir. Sebeb-i vücudumuz bu…” (S. 236)

Pregreniri eserde Rabia’nın adeta ruh ikizi olarak gösterilmiştir.

“Rabia dünyada kimse ile onunla olduğu kadar teklifsiz değildi. kızın âdeta dimağının, ruhunun eşi.” (S. 263)

Pregreniri, önce rahip, sonra ateist ve daha sonra da Rabia için Müslüman olmuştur.

“Rabia, dinin, dinim. İstediğin yerde, istediğin gibi yaşamaya razıyım. Beni kabul eder misin?”

Pregreniri Müslüman olduktan sonra Rabia’nın isteği ile adını Osman olarak değiştirmiştir. Pregreniri bunu Rabia’dan sormuş o da Osman olmasını istemiştir.

“- Bir kere annem beni dünyaya getirdi, bir kere de sen, bambaşka bir dünyaya beni getiriyorsun Rabia. Yeni adım ne?

  • Osman.” (S. 309)

Eserde Pregreneri her açıdan iyi bir insan olarak gösterilmiştir. Rabia dedesi İmam İlhami Efendi’den uzak durmasına rağmen Prefreniri, vefat eden İmam’ın cenazesinin kaldırılmasındaki maharetinden dolayı Pregreniri’yi takdir etmektedir.

“Bak Osman (Pregreniri) nasıl İmam’ın cenazesini kaldırttı, o çetin ve aksi ihtiyara Rabia’nın haberi olmadan o kadar baktı. Dünya iyi insanlarla dolu…” (S.392)

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.