22 Kasım 2024
  • İstanbul14°C
  • Ankara15°C

EĞİTİMDE YENİ YAKLAŞIMLAR-4

Eğitimde yeni yaklaşımların son halkası ?hayatın kendisinin bir eğitim olduğudur.? Bunu kavrayabilen ve uygulayabilen öğretmen eğitimin içine öğrenciyi çekebilecek ve hayatın kendisinin bir eğitim alanı olduğunu gösterecektir.

Okul Hayatı Hayatın Kendisi

Okul sadece bir eğitim yuvası olmaktan çıkarılmalıdır. Okul hayatın kendisi olmalıdır. Altmış yıllık bir ömr-ü hayatımızda on altı yıldan fazlası sadece okullarda geçmektedir ki bu ömrümüzün yüzde yirmilik bir dönemine denk gelmektedir. Hayatımızın bu önemli zaman dilimini hayatımızdan değilmiş gibi kabul edemeyiz. Okul hayatını hayatın kendisi saymazsak o zaman o dönemi yaşamamış saymalıyız. Bu da mümkün olmadığına göre demek ki okul hayatı önemli bir dönemdir.

 Okul hayatı, hayatın kendisi olduğuna göre okul hayatını çocukların algılayacağı bir düzeye getirmek gerekecektir.

Kalıplar, belirli düzenler ve zorlamalar her zaman çocuklar tarafından kabul görmeyen ve sıradanlaşmış eğitim modelleri, gereksiz teferruatlar, inancını yitirmiş öğretmenler ve amacını yitirmiş eğitim sistemi öğrencileri gerçeklerden uzaklaştırır. Biz buna renksiz hayat biçimi demekteyiz.

Renksiz hayat biçimlerinden kurtulmak için öğrenciler gün sayarlar. Aynen askerlikte askerliğini bitirmeye çalışan, vatanî görevini yaparken yaptığı işten nefret eden genç gibi terhis gününü sayar. Karne gününe şu kadar kaldı, hafta sonuna bu kadar kaldı gibi. Oysa okulunu seven öğrenci okulu bir hayat alanı gördüğünde eğitim alanı olarak okul hayatı eğitim hayatı olarak hayatın kendisi olacaktır. Zevk aldığı şeyi yapan çocuk hayatın rengârenk olduğunu ve okul hayatından zevk alacaktır. Okulunu sevmeyen öğrenci için okul: suratı asık öğretmenler, bağırıp çağıran idareciler, dert dinlemeyen rehberlikçiler, ceza veren disiplinciler, anlamsız ders kitapları, sayılar, harfler, tahtadaki yazılar, boş çalan ziller, gereksiz törenler biçiminde anlaşılmaktadır. Bu çocuk için hayatın renksizliğidir. Oysa bütün bunların tersi okulunu seven öğrenci demektir.

Okulunu seven bir öğrenci için eğitim amacına ulaşmıştır. Okulunu seven bir öğrenci mutlaka başarılı olur. Okulunu sevmeyen ve okulundan keyif almayan bir öğrencinin başarılı olması imkânsız değildir ama zordur. Bu zorluk okul hayatının renksizliği demektir.

Okul, hayatın kendisi olduğunda öğrencinin hayata hazırlanması da kolaylaşacak ve hayata atıldığında okuldaki öğrendikleri ve tecrübeleri kendisine yön verecektir. Bu nedenle eğitmenlere büyük görevler düşmektedir. Çocukların hayata hazırlanmalarında onları birer birey olarak ele almaları gerekir. Onların dünyalarına girmeleri ve okul hayatını oyunlaştırarak gerçekle yüzleştirmeleridir.

Gerçekle yüzleşmemiş hiçbir şey gerçek kabul edilemez. Okul hayatı gerçek hayatla ne kadar iç içedir? Bunu sorgulayacak olanlar çocuklar değildir. Bunun üzerinde duracak olanlar sistemi kuranlar ve uygulayacak olan öğretmenlerdir.

Her çocuk bir dünyadır. Bu dünyada eğitimi içine alan bir zaman dilimi vardır ki bunu renklendirmek bizim elimizdedir. Yeter ki gerçeklerle yüzleşebilen öğretmenlerimiz olsun. Böylece çocuğun elinden tutan öğretmenlerimiz onlara hayatı ve okulu sevecek rol kabiliyetini aşılayabileceklerdir.

 Fatih Projesi, Sınavsız Eğitim ve Okul Hayatı Hayatın Kendisi yaklaşımlarından son ikisi önümüzdeki yüz yıl genel geçerli eğitim sistemlerine dâhil edilecek ve eğitimciler sistematik biçimde bu yaklaşımlar üzerinde uzun soluklu çalışmalara girecekler. Fatih Projesi ise yeni projeler doğuracak ve yetişen yeni nesil daha güzel eğitim imkânlarına kavuşacaktır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.