EĞİTİM MEMLEKET MESELESİ OLMALIDIR

Yeni eğitim-öğretim yılının başlaması ve ülkemizin eğitim noktasındaki bugünkü durumunu değerlendirmek amacıyla Eğitim Bir-Sen İstanbul 4 No'lu Şube Başkanı Talat Yavuz ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Yeni eğitim yılına nasıl bir atmosferde başlıyoruz? Eğitimde beklenen başarı bu yıl gelecek mi, sizce durum nedir?

Biz eğitimciler için her başlangıç yeni bir heyecan, yeni bir umuttur. Yaşanan terör olayları, seçim sonrası oluşan belirsizlik ve uzayan yaz tatili biraz dikkatleri dağıtsa da öğrencilerimizin okulları şenlendirmesiyle adeta hayat yeniden başladı.

Eğitimde beklenen başarıyı yakalayamadığımız genel kabul görmüş bir tespittir. Bu durum bize daha çok çalışma sorumluluğu yüklüyor. Yapılan onca yatırımın başarıyı neden getirmediğini, başta eğitimciler olarak biz ve ülke olarak hep beraber sorgulamalıyız. Eğitimi, bir kültür meselesi olarak görüp ülke gündeminin ilk maddesi haline getirmedikçe özlenen başarıyı yakalamamız biraz zor olacak.

Yeni eğitim sistemi ve dershanelerin kapatılması ülkemiz eğitimine nasıl yansıdı?

Bütün problemleri çözecek sihirli bir sistem yok. Eğitim sisteminde, olağanüstü şartların hakim olduğu dönemin izleri silinmeliydi. Yeni sistemle bu sağlandı. Toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte düzenlemeler getirildi. İmam Hatip Ortaokullarından beklentimiz yüksek. Bu okullar çocuklarımızın, çağın getirdiği problemlerle baş etmesini sağlayacak okullar olarak milletimize hizmet etmeye devam edecek.

Dershane kavgası, eğitim sistemimize “Temel Lise” problemini miras bırakarak şimdilik sona erdi. Temel Liseler, ortaöğretim sistemimizin en büyük çıkmazı olacak ve giderek ağırlaşan problemlere yol açacaktır. Sınavlı sistemi dönüştürmedikçe bu tartışma bitmeyecek, sadece şekil değiştirmiş olacaktır.

Kamuoyunda; “İmam Hatip Liselerine olan talep azaldı, İmam Hatipler boş kaldı.” diye haberler çıktı. Bu bilgi ne kadar doğrudur?

Bu bilgiler sağlıklı ve doğru bilgiler değildir. Bakanlık geçen yıl, liselere yerleştirmede yaşanan problemlerden ders alarak, okulların kontenjanlarını aşırı artırdı.  Sınıf mevcutlarını yükseltti. Kaydolan öğrenci sayısında bir düşüş olmamasına rağmen, kontenjanlar boş kaldı.

Sizce, ülkemizde eğitimin en temel üç problemi nedir?

Birçok problem sıralayabiliriz. Ancak en önemlisi eğitimi bir memleket meselesi olarak göremeyişimizi söylemeliyim. Eğitim, ülkemizde hak ettiği kadar gündem olmuyor. Eğitimle ilgili konuları okullar açılırken ve kapanırken tartışıyoruz. Toplumumuz okula önem vermez ve öğretmene gereken saygıyı göstermez oldu.

İkinci olarak eğitim sistemimiz reform yorgunu haline geldi. Çok sistem değiştiriyoruz ve en küçük bir problem yaşadığımızda yeniden en başa dönüyoruz. Eğitimi kendi doğrularıyla değil başka gerekçelerle şekillendiriyoruz.

Üçüncü olarak söylemek istediğim ise toplum olarak bütün öğrencilerden öncelikle akademik başarı bekleyen bir anlayışımız ve beklentimiz var. Bu karşılanması imkânsız bir beklentidir. Meslek liselerini, eskiden olduğu gibi değerli hale getirmeliyiz. Eğitimi hayatın içine, piyasaya katmalıyız.

Yetkili sendika olarak toplu sözleşme sürecini yürüttünüz. Kazanımlarınızdan üyeleriniz memnun mu, tepki var mı?

Üçüncü dönem toplu sözleşmeleri yapıldı. Bu toplu sözleşmede birçok iş kolunu kapsayan 213 kazanım elde ettik. Genel bir memnuniyet var. Bütün iş kollarını ilgilendiren kazanımların yanında, eğitim alanında en çok tartışılan sınav görevi ve nöbet ücretleri konusunda yaşanan tartışmalara son verdik. Cuma namazı ile ilgili yeni düzenlemeler yapılacak.

Sendika olarak bu yıl gündeminizde neler var? Neler planlıyorsunuz?

Biz hem eğitimci hem de sendikacı rolümüzle durmaksızın çalışacağız. Sivil kıyafet eylemimiz devam ediyor. Yasal düzenleme yapılıncaya kadar eylemdeyiz. Okul yöneticilerimize yapacağımız seminerleri, Yönetici Okulu adı ile proje haline getirdik. Eğitim alanında yaşanan problemleri tespit edip çözüm yollarını aradığımız iki komisyonumuz çalışıyor. Üyelerimizin problemleri ile yakından ilgileniyoruz. Hukuk büromuz aktif halde ve üç avukatla hizmet veriyor. Ülke gündemini takip ediyoruz. Kazanımlarımızı korumak ve geliştirmek için çalışmaya devam edeceğiz.

Günümüzde çocuklarımız ve gençlerimiz için tehlike olarak neleri görüyorsunuz?

Gençlerimiz için en büyük olumsuzluk sosyal medya hastalığıdır. Okumaya engel, zamanı verimsiz kullanmaya neden olan ve insanı sosyal çevreden alıkoyan bir hastalık haline geldi. Her türlü manipülasyona açık bir ülke haline geldik bu sayede.

Bugün gençlerimizin değer verdiği modern batı kültürü; çocuklarımızı özgüven sahibi, tarih bilinci gelişmiş ve milletini tanıyıp değer veren bir birey olarak yetişmesinin önündeki en büyük engeldir. Buna mutlaka çözüm bulmalıyız.

Son olarak ülke gündemi için neler söylemek isterseniz?

Ülkemiz bir belirsizlik ortamına girdi. Terör yeniden can yakmaya başladı. On üç yıldır elde ettiğimiz kazanımların kalıcı olmasını önemsiyoruz. İslam coğrafyası, büyük devletlerin kapıştığı meydanlar haline geldi. Okyanusta boğulan ümmetin çocukları kıyılarımıza vuruyor. Bütün bunlar kardeşliğimizi artırmamızı gerektirirken, üzerimizde bir proje uygulanıyor. Katillere saz çaldırıp şirin gösterenler ve “dağdakiler de benim kardeşim” diyenlere ekranlardan çanak tutanlar makbul insanlar olarak bütün dünyadan beğeni alıyor.

Millet olarak uyanık olmalıyız. Hangi görüşten olursa olsun insanımız oynanan oyunu görmelidir. Son kaleyi düşürmelerine izin vermeyeceğiz. Bütün planları bozan bir plana inandık hep. Daha çok çalışacağız. Gençlerimize sahip çıkacağız. Kardeşliğimizi koruyacağız.

Yeni eğitim yılının ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Sizlere teşekkür ediyorum.