EĞİTİM, EĞİTİMCİYE SAYGIYLA BAŞLAR
Talat Yavuz
13 Eylül 2021 Pazartesi 19:10
Galatasaray Spor Kulübü eski başkanlarından Ali Tanrıyar hatıralarında anlatıyor: “Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, mutlaka senede bir defa Galatasaray’a gelirdi. O dev gibi dış kapı açılır, her iki tarafa öğrenciler dizilirdi. Müdürümüz onu o büyük kapının dibinde karşılardı. Hasan Ali Yücel her gelişinde, bizim önümüzde müdürümüzün elini öperdi. Maarif vekili bir mektep müdürünün elini öpüyor. Demek istiyor ki o eli öpülecek kadar değerli bir kimsedir. Tabi bizim gözümüzde de Behçet Bey o şekilde büyüyordu. Ona hiç kimse karşı çıkamazdı.”
Bizim öğrencilik yıllarımızda öğretmenler ve müdürler sadece öğrencilerinden değil, toplumun her kesiminden saygı görürlerdi. Müdürler neredeyse devleti temsil ederdi. Biraz korku ile karışık olsa da bu sevgi ve saygı çok anlamlıydı. Eğitimcilerin işini kolaylaştırırdı. Toplumun hamurunda olan büyüklere saygı, küçüklere sevgi duygusu, devlet ciddiyeti ile birleşince eğitim için güzel bir iklim oluşurdu.
Şimdi sizlerle bir kaç haber metni paylaşacağım. İlk haber 20 Ağustos tarihli: “Kaymakam atamaları 2021 kararnamesi Resmi Gazete’de yayımlandı. 624 mülki idare amirinin görev yerlerinin liyakat ve kıdemlerinin dikkate alınarak yapıldığı kaymakamlar kararnamesinin açıklanması merakla bekleniyordu.”
Bu haber de 11 Eylül tarihinde ulusal basına düştü: “Bursa İl Millî Eğitim Müdürü Sabahattin Dülger’in başka bir kuruma atanmasının ardından boşalan koltuğuna yirmi beş gün önce oturan yeni İl Milli Eğitim Müdürü Bülent Altıntaş gece yarısı görevinden alındı. Bursa İl Millî Eğitim Müdürlüğü görevine atanan çiçeği burnunda Bülent Altıntaş’ı, Ak Parti Bursa Milletvekili Mustafa Ergin dün ziyaret ederek
hayırlı olsun
dileklerinde bulunarak, yeni görevinde başarılar dilemişti.”
Görüyoruz ki ortada bir sistem bir teamül ve insana değer veren bir düzen varsa herkes hakkına razı oluyor. Kaymakamları tartışmasız atayabilen devlet aklı, yıllardır milli eğitime neden uğramaz? Havuz doldu da taştı bile. Bu kadar kaynağımız varsa, okullar neden hala zor durumda? Keşke eğitimi yönetmek atamaları hızlıca yapmak kadar kolay bir iş olsaydı. Yanlış yapan hemen gidecek olsaydı, son üç yıl içinde eminim MEB üst yöneticilerinden kimse görevde kalmazdı.
Eğitimciler, yanlış yapmanın da iyi bir öğrenme fırsatı olduğunu çok iyi bilir. Peki, şimdi kim neye güvenerek inisiyatif alacak? Seni aldım, onu verdim, uslu durursan şansın devam eder. Sen masadan kalk, temizliğe geç bakalım, memura değil temizlik elamanına ihtiyacımız var. Eğitim kadrosu böyle yönetilmemeli. Peki, memur işi yapan kaç yardımcı hizmetli var, bunlardan boşalacak yer nasıl doldurulacak, bu insanların psikolojisi nasıl yönetilecek, bu soruların cevabı var mıdır, bir yerlerde kayıtlı mıdır?
Eğitim zor, meşakkatli ve çileli bir iştir. Sabır ister, özen ister. Eğitimciler, eğitimi yönetenler önce birbirlerine saygı duymalıdır. Bu şekilde kırılan, incitilen yöneticilerin bundan sonraki meslek hayatları nasıl geçecek, hiç düşündük mü? İnsanımızın hafızasında eğitim bürokrasisi nasıl değerli olacak?
Kimse, kimsenin elini öpmesin ama yirmi yıllık, otuz yıllık meslek hayatı da bir ömür tesiri sürecek bir keyfiyetle son bulmasın. Bir yanlışı olanı alıp, bin yanlışı olanı getirmekle nereye varacağımızı ben de merak ediyorum.
Talat YAVUZ
Memur Sen İstanbul İl Başkanı
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi