DÜN IRAK, BUGÜN LİBYA, YARIN NERE?
Küresel Güçlerin İslam Coğrafyasındaki emperyalist emelleri bir türlü sona ermedi. Afganistan, Irak, Libya derken, yarın nere? Sorusu akla gelmektedir.
Küresel Güç, Demokrasi ve insan hakları gibi bir takım sloganlarla el attığı ülkeleri sömürge haline getirmektedir. Dün destek verip beraber hareket ettiği Afganistan’daki ve Iraktaki müttefiklerini! Bugün bertaraf edebilmektedir.
Bugün için Afganistan’daki istikrarsızlığın tek nedeni, müdahil dış güçlerdir. Irak’ı işkâl öncesi söylenen bütün söylemlerin (Nükleer Silah gibi) tamamının yalan olduğu ortaya çıkmıştır. ABD Irak topraklarına gireli yüz binlerce insan ölmüştür. Milli kaynakları yağmalanmıştır. Saddam döneminde yaşanmayan iç çatışmalar ve istikrarsızlıklar yaşanır olmuştur. Hala Irak istikrara kavuşamamış, adeta Saddam dönemini arar duruma düşmüştür.
ABD kontrol altına almak istediği ülkelerde önce birtakım STK lar ve insan Hakları Savunucusu, adı altında kurduğu örgütler aracılığıyla kendi görüşlerinin ve savunduğu tezlerinin alt yapısını oluşturmaktadır. Örneğin Mısır’da ‘’El-Kifaye’’ örgütünü kurdurmuştur. Tabandan gelen halk hareketini kendi kontrolü altına almayı başarmıştır. Otuz yıl iktidar da kalan Mübarek, otuz günde devrilmiştir.
Yıllardır Filistin topraklarında kan akıtılmaktadır. Filistinli kendi öz yurdunda vatansız yaşamaktadır. İsrail, işgal ettiği Filistin topraklarında her gün onlarca Filistinlinin kanını akıtmaya devam etmektedir. Filistinli, İnsani yardımlardan bile tecrit edilmektedir. Sırf insani yardım amacıyla yola çıkmış olan dünyanın pek çok ülkesinden yardım kuruluşlarının iştirak ettiği Mavi Marmara Gemisi Filistinlilere ilaç, gıda gibi yardım malzemelerini ulaştırmak için yola çıkmıştı. Uluslararası sularda korsan yöntemlerle İsrail hava kuvvetleri tarafından vurulup pek çok aktivist öldürüldü. Lakin insani hassasiyetleri! Yüksek olan bu küresel güçlerden bir kınama bile çıkmadı.
Şimdi bize, seyrettiğimiz bu filmleri tekrar sunmak istiyorlar. Libya’ya demokrasi ve insan hakları(!) getirmek üzere her gün bombalar yağdırılıyor. Yüzlerce sivil insan öldürülüyor. Bu müdahalenin esas sebebi Kaddafi veya demokrasi-insan hakları meselesi değil. Petrol meselesi. Dün yeşil halılar üzerinde ağırladıkları Kaddafi, bu gün diktatör oluverdi. Şimdi Libya ve Kaddafinin 42 yıllık geçmişine bir göz atalım.
Kaddafi, 1969 yılında yaptığı ‘’Yeşil Devrim’’ ile Libya’yı dünya gündemine taşımayı başardı. ‘’Libya Halk Sosyalist Cemahiriyyesi’’ adını verdiği bir yönetim kurdu. 1976 da ‘’Yeşil Kitap’’ adı altında dünya görüşünü ve teorisini kitaplaştırdı. 1977 yılında Fizan’da ‘’Sebha da’’yaptığı halk kongresiyle, ‘’halk yönetimine’’ geçerek teorisini gerçekleştirdi. Halk Kongresinde her kesimi (asker,sivil, bürokrat, genç, yaşlı, esnaf, çiftçi, kadın, erkek..) bir araya getirerek gerçekleştirdi. Böylece halkın doğrudan ülke yönetiminde yer alması ilan edildi. Bu Halk Kongresinde 4 Maddelik Libya Anayasası ilan edildi. Bu Anayasa maddeleri şöyleydi;
Madde 1- Libya’nın resmi adı; ‘’Libya Halk Sosyalist Cumhuriyeti’’
Madde 2- Kur’an toplumun yasasıdır.
Madde 3- Libya da sistemin temeli, doğrudan halkın yönetimi şeklindedir. Yani otorite halkındır, başkasının değildir. Halk bu otoriteyi ‘’Halk Kongreleri’’, ‘’Halk Komiteleri’’, sendikalar, birlikler, mesleki kuruluşlar ve ‘’Genel Halk Kongresi’’ aracılığıyla kullanır. Bunun çalışma sistemi kanunla belirlenir.
Madde 4- Ülkenin savunulması kadın-erkek her vatandaşın görevidir. Bu da genel askeri eğitim ve halkın eğitilmesi ve silahlandırılması yoluyla yapılır. Genel anlamda askeri eğitim ve savaş konusunun çerçevesi kanunla düzenlenir.
Kaddafi, halkının hoşuna gidecek bir takım icraatlar’da yaptı. ‘’Ben, Albay Kaddafi kardeşinizim.’’ bana böyle hitap ediniz, dedi. Çöl ortasında ‘’Toki Misali’’ konutlar üretip halkını yerleştirdi. Halkını konut sahibi ve araba sahibi yaptı. Kendisi halkının içinde oldu. Dış ülkelere gittiğinde kendi milli gelenekleri olan çadır hayatını oralara taşıdı. Uzun süren Amerikan ambargosuna karşı direnip ülkesini ayakta tuttu. İttifak Güçlerinin Libya’ya saldırı yapmalarından takriben bir ay önce halkına şöyle seslendi; ‘’Ey Halkım! Ülkemiz diş güçler tarafından işgale hazırlanıyor. Çoluk-çocuğunuz sefillik çekmesin. Hâne başına 20 bin Dinar veriyorum. Diyerek, 20 şer bin dinar para dağıtmıştır. Ayrıca ülkemiz işgal edilirse topyekûn ülkemizi savunalım, diyerek halkına silah dağıtmıştır. Bu tür uygulamalar Libya halkının hoşuna gitti. Tabir caizse; karnı tok, sırtı pek olan kabileler yaşantısından memnundu.
Kaddafi, Müslüman Ülkelere karşı da zaman-zaman güzel jestleri olduğu gibi, bazı saygısızca diyebileceğimiz davranışları da oldu. Örneğin; 1974 yılında Kıbrıs harekâtı olduğunda bize limitsiz destek verdi. Hatta o günkü bazı gazetelerde okuduğum bir haberi hiç unutamam. Kıbrıs harekâtı olduğu gün Libya dan petrol yükleyip Yunanistan’a götüren bir gemiyi (Kıbrıs harekâtını öğrenince) Akdeniz açıklarından rotasını Türkiye’ye çevirip yükünü Türkiye’ye boşaltması gerektiğini, aksi takdirde Libya Jetlerinin bombalayacağı uyarısını yaparak Türkiye’ye gönderdiğini hatırlıyorum. Yine silah vb. yardım malzemelerini Türkiye’ye gönderirken bizzat kendisinin de omuzlarında taşıdığını o tarihlerdeki gazetelerden okumuştuk. Buna mukabil 54. Hükümetin Başbakanı Merhum Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’a (bir heyetle) Libya ziyareti sırasında (çadırda) saygısızca davranışlarda bulunduğunu da hatırlıyoruz.
Libya ve Kaddafi konusunda lehte veya aleyhte çok şey söyleyebiliriz. Her ülkede yönetiminden hoşnut olmayan 5-10 bin kişi bulunabilir. Bunlara karşı Kaddafi’nin paralı askerlerinin de, muhaliflerinde karşılıklı hataları olabilir. Yedi düvelin Kaddafi’yi devireceğiz, petrol kaynaklarına el koyacağız diye muhalifleri silahlandırıp, acımasızca Libya’nın sivil halkını bombalamasının haklılık payı yoktur. Sicillerine baktığımızda Afganistan olayı, Irak olayı, Libya konusundaki tedirginliğimizi artırmaktadır.
Libya konusunda İKÖ nün devreye girmesi gerekir. Libya benim neyime diyemeyiz. Libya bir İslam coğrafyasıdır. Halkı Müslüman’dır. Müslüman bir ülkede bir rahatsızlık varsa, öncelikle bu Müslümanları ilgilendirmelidir. Acilen Ekmeleddin İhsanoğlunun devreye girip barışçıl çalışmaları yapması gerekir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.