22 Kasım 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara13°C

DİN

Coşkun Otluoğlu

08 Kasım 2022 Salı 12:27

Bireyin, bir toplumun veya bir milletin psikolojik/ruhî/manevî  gücünün motivasyonunu bir bilgi yahut aklî düzlemde değerlendirilme değildir. Bu olsa olsa bir inanç, şuur ve millî heyecandır. Milletleri var eden en önemli şey işte bu manevi değerlerdir, bu heyecandır. Bu ruh onu şekillendirir, bütünler, var eder ve yüceltir. Tarihte bunun eşsiz örneği Türklerdir.

Tersi olunca da millet bozulur, dağılır, çürür yok olur. Tarihte böyle çöplüğe dönüşmüş sayısız topluluklar vardır. Adları, şanları unutulmuş, nesilleri kesilmiş nice milletler vardır ki şu anda hiç kimse bunları bilmemektedir.

Türk milletinin asli unsuru İslamiyet’tir. Dolayısıyla milletimize ruh veren şey dindir; İslam’dır. Bu nedenle Türkler İslam’ın kılıcı olmuştur.

Milletimizin ruhunda var olan bu varlık ona güç veren ve motive eden asıl unsurdur. Böyle olunca millet şuuru derinlere inildikçe tarihsel süreçteki dinamizmini görmek mümkündür. Tarihteki başarıların temel unsuru bu motivedir.

İstanbul’un Fethi’nden, Çanakkale Zaferi’ne kadar; Kosova Zaferi’nden Kıbrıs Hareketine kadar bütün temel dinamiklerde İslam’ın o muazzam motivesini görmek mümkündür.

Sayılamayacak kadar tarihi kahramanlıkların içeriğinde İslam’ın iki cihan saadeti ve sonsuzluk alemine açılan kapısındaki motive edici iman telakkilerinin akıl ve mantıkla izah edilmesi güçtür.

Birey için de böyledir.

İslamiyet’in özünü kavramış ve benimsemiş bir Müslüman için de bu motivenin kaynağı dindir. Dini heyecanları ölmüş bir insanın “sofra ile tuvalet arasındaki boru”dan ne farkı vardır?

Din, kişinin yaşadığı sürece ona bir dava misyonu yükler. Vazifesi “kul” olmanın yanında dinin vazifelendirdiği, hakkı, adaleti, doğruluğu ve güzelliği, iyiliği yaymak, tanıtmak; masumu, mazlumu, zayıfı koruyup kollamak ve zalimle savaşmak; geçimini temin yolunda ömrünü “kul” olarak tamamlamaktır.

Böyle bir davası olan insan için heyecanın temel ögesini din oluşturur.

Motivasyonun temel kaynağı dindir. Dolayısıyla bugün mücadele halinde olduğumuz Batı bizden İslam’dan kopmamızı ve motivasyonumuzun tükenmesini beklemektedir. Bunun için de elinden geldiği her şeyi yapmaktadır.

Bu nedenle çoğu kez dinî değerler zaman içinde sembolleşmiştir. Ayasofya’nın kiliseden camiye çevrilmesi Bizans ve Hristiyanlık için tamamen bir yıkımdır. Müslüman kadınların başörtüsünün bilinçli biçimde çıkarılması Müslümanlar için bir onur meselesi olmuştur.  Avrupa güzellik yarışmasında Keriman Halis’e bu ödül bu nedenle verilmiştir. “Biz Osmanlı’yı böylece yıktık.” diyerek “Osmanlının torunlarını İslam’dan uzaklaştırdık.” şeklinde kendilerince bir övünç kaynağı oluşturmuşlardır.

Müslümanların özellikle siyasî ve askerî sahadaki zayıflığı İslam’ın da başarısızlığı kabul edilerek çoğu kez güçlü ve zayıf durumlarına göre başarı belirlenmiş gerçekler her zaman karartılarak yok edilmiştir. Çünkü ibre her zaman güçlünün yanında olmuştur. Darbelerin kalıcı oluşunun, idam sehpalarının meşru gösterilmesinin asıl sebebi gücün zalimler tarafında bulunmasıdır.

Osmanlı’nın yıkılması, Batının İslam coğrafyasını paramparça edişi, İsrail’in Filistin’i yok etmesi, PKK’nın varlığını sürdürmesi, Rusya’nın Ukrayna’yı ilhak etmesi hep güç ile ilgilidir.

Müslümanların siyasî ve askerî alandaki zayıflıkları İslam’ın geri kalmışlığı olarak lanse edilmekte ve bunda da başarılı olunmaktadır. Çünkü bu değerlendirme “gücü” esas almaktadır. Zira övünülen şey hep güçle ilgilidir. Devletler, milletler, toplulukların tarihsel süreç içerisinde elde ettikleri ile ferdin yaşantısında da bunları görmek mümkündür. Yaşanılan mahalle, oturulan konut, binilen otomobil, kullanılan telefon, çocuğunun gittiği okul, bitirilen üniversiteler, kariyerler… Bunlar farkında olunsun veya olunmasın her zaman bir övünç kaynağı olmuştur.

Hayatın içinden dini çıkardığınızda işte bu övünç sebepleri dışında bir şey kalmaz. Oysa din bütün bu övünç kaynaklarının ötesinde büyük bir heyecan sunmaktadır.

Bu heyecanı yitiren bütün toplumlar çözülmeye, dağılmaya, yok olmaya mahkumdur. Emperyalist güçler bunu fırsata çevirmeyi her zaman iyi bilmiş ve başarmıştır. Batınının bunu başarıya çevirmemesi için İslam’ın temel değer, anlayış, kavrayış, motive ve heyecan unsurunu milletin bütün fertlerine bir inanç ve şuur vesilesi kılınması gerekir.

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.