22 Kasım 2024
  • İstanbul14°C
  • Ankara15°C

ÇOK ÖNEMLİ İKİ ÇALIŞMA!

Talat Yavuz

01 Eylül 2020 Salı 17:50

MEMUR SEN’İN AİLE KONGRESİ VE ODAK ANALİZİ
Gündemin hızlı değiştiği, tartışmaların kör dövüşüne dönüştüğü bir dönemde Memur Sen, polemiklerden ve kısır tartışmalardan uzak çok önemli iki çalışmaya imza attı.
Önce, 14-16 Ağustos tarihleri arasında; “Disiplinler Arası Yaklaşımla Aile Kongresi” arkasından da 28 Ağustos tarihinde “İki Değer; Aile, Kadın; İki Risk; İstanbul Sözleşmesi, 6284 Sayılı Kanun” odak analiz raporunu yayınladı.
Memur Sen, bu iki çalışması ile geçmişte anlamsız yasaklara ve insan hakları ihlallerine karşı aynı safta mücadele etmiş insanlarımızın adliyelik olduğu, sert ve kırıcı tartışmaların yaşandığı ancak sonuçta çözümden uzak bir yerde bulunduğumuz bir dönemde, tartışmanın nasıl yapılması gerektiğini ortaya koymuş oldu.
Önce aile sonra da kadın konusunu işleyerek, devamında yaklaşan tehlikeyi ortaya koyarak adeta kardeş kavgasında hakemlik misyonunu yerine getirmiş oldu.
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi ile düzenlenen kongrede genel bir ifade ile “AİLE MİLLETİMİZİN KIRMIZI ÇİZGİSİDİR.” vurgusu ve birçok üniversiteden akademisyenin sunduğu bildiri, bu alanda bundan sonra yapılacak çalışmalara ışık tutacak önemli kaynak olacaktır.
28 Ağustos tarihinde yayınlana rapordan yansıyan şu bilgiler ise raporun tamamını, altını çizerek incelemenin ne kadar yerinde olacağını göstermeye yeter bile:
“İstanbul Sözleşmesi; demokratik tartışmaya kapalı, düşünsel planda kendisine şerh düşülmesine izin vermeyen, dini anlayışları marjinalleştiren, geleneksel değerleri hor gören, tek taraflı, katı ve dayatmacı bir metindir. Üstenci ve kazuistik bir tarza sahiptir. Taraf ülkelere kültürel esneme alanı bırakmamaktadır.”
“Sözleşmede din, gelenek, töre, namus şiddetin kaynağı olarak kodlanırken; kumar, içki, madde bağımlılığı, ahlaki yozlaşma, bireycilik, yoksulluk, işsizlik, psikolojik sorunlar, maneviyattan uzaklaşma, cehalet gibi şiddetin birçok nedeni bilinçli bir körlükle görmezden gelinmektedir.” “6284 sayılı Kanun, her ne kadar ailenin korunması başlığını taşısa da, başlık dışında Kanun’un hiçbir yerinde ailenin korunması ile ilgili bir hüküm bulunmamaktadır.”
Salgın ile boğuştuğumuz, bütün cephelerde mücadele vermek zorunda kaldığımız, her yönü ile dimdik ayakta kalmamız gereken bir dönemde, toplumsal direncimizi zaafa uğratan, kardeş kavgasını körükleyen İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun etrafında çıkan tartışmaları geride bırakarak bir ve beraber olma vaktidir.
İşte yapılan bu çalışmalar bir fırsattır, artık söz ve vebal yeniden yetkililerdedir.
Herkes iyi niyetini ve yüreğini ortaya koyarsa, şikayetler geri çekilir, eller birleşir, yanlış sözleşmeler iptal edilir.
Memur Sen adımı attı ve meşaleyi tutuşturdu, hadi buyurun. Şimdi artık kamuoyunun dikkatini eğitime ve virüsle mücadeleye yoğunlaştırmamız gerekiyor.
Son birkaç gündür şahit olduğumuz Milli Eğitim Bakanlığı’nın senaryoları bire indiremediği, kargaşa ve belirsizliğin hâkim olduğudur.
Nasıl oluyorsa, sayın bakan konuştukça belirsizlik dağılacağına artıyor, bakanlık birimleri arasında bir koordinasyonsuzluk gözleniyor. Evet, kolay değil, zor bir yıl olacak. Ancak artık kamuoyu da eğitimciler de muğlak ifadelerden bıktı, usandı.