22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Ankara14°C

ÇOCUK YAŞTA KIZLARIN EVLENMESİ!

Hamdi Keleş

23 Kasım 2016 Çarşamba 16:47

Çocuk yaşta kızların evlendirilmesi nedeniyle eşi ve bu evliliğe onay veren büyüklerinin infaz halindeki hapis cezalarını kaldırmayı öngören önerge için ‘cinsel istismar’ adlandırmasını kullanmak hiç şüphesiz iradi bir tercihtir. Bu tercihin sahipleri, konunun ‘tecavüz’ düzleminde ele alınmasını, önerge metni kapsamında tanımlanmamış, fizik dünyada karşılığı olmayan/hayali bir tecavüzcü tehditine dikkat çekerek kendi amaçlarına meşruiyet kazandırmak istemektedirler. Ayrıca önergenin tasarıdan çıkarıldığı öğrenilince Habertürk ve NTV kanallarının da yayınlarında ‘cinsel istismar düzenlemesi’  ifadesini kullanmaya başladıklarını görmek ilginç ve öğretici oldu.
AK Parti, süreç boyunca iki temel hata yapmıştır: Önergeyi komisyondan geçirmeden Meclis gündemine getirmek ve komisyona çektiği önergeyi ani bir kararla gündemden kaldırmak.
Her iki hatanın ortak yönü, AkParti’nin, kontrolün kendisinde olduğu vehmi ile kamuoyunu pypass eden, uzlaşmacı olmayan tavırlarıdır. Parti Yönetimi, karar anlarında nelerin yaşandığına dair kamuoyuna bilgilendirme yapmamış dolayısı ile huzurlarında paydaş kanaatlerinin bir önemi olmadığına ilişkin bir algı ortaya çıkmıştır.
Tasarı, genel toplum ölçeğinde sayıca az ancak tek tek ele alındığında ciddi bir mağduriyet ile hayatlarını sürdürmeye çalışan insanların sorunlarını gidermeyi öngörüyordu. Hükümetin, muhalefetin katkılarını almak için tasarıyı komisyona çekmesi, birinci hatasını telafi etmek ve esnekliğini göstermesi bakımından önemliydi.
CHP’nin toplumdaki siyasi algısını güçlendirmek için her şeyi kullanabileceği, çarpıtabileceği bu vesile ile bir kez daha ortaya çıktı. Daha önergenin Meclis’e geldiği gün, MHP gibi şekil yönünden bir itiraz yapıp olayı “Fatmagül’ün suçu ne?”ye bağlamasaydı ya da Genel Başkan ağzından beş yaşındaki çocuğu konu edip önergeyi yanlış anladığına dair örnekler vermeseydi, Türkiye’nin geleceğine ilişkin bir varlık şansı olabilirdi, parti yönetiminin.
MHP, başkanlık sistem tartışmalarına yol açmanın getirdiği iktidarın yedeği, koltuk değneği vb. olma ithamlarını feci halde ciddiye alıyor olmalı ki, komisyon aşamasında Meclisteki tavrından ödün vermedi. Bahçeli’nin önergeyi komisyondan da geri çekin, kaldırın beyanını görmezden gelemedik.
Terör Örgütünün siyasi partisi, hafta sonu, son operasyonlara bir tepki olarak terk ettiği Meclis oturumlarına “bu tip kararların ancak kendilerinin yokluğunda alınabileceği, vb” gibi boyunu çokça aşan, kerameti kendinden menkul bir değerlendirme ile yeniden katılma kararı almıştı. Seçim barajını aşabilmek için temsil sorunundan öte kabul sorunu yaşayan ve her türlü marjinal kimlikle işbirliğine giden bu partinin, önerge iptali kapsamında Meclise gelerek militanca bir pozisyon alması da önlenmiştir.
Basında çıkan değerlendirmelere göre Tayyip Bey’in Hükümete, önergenin, üzerinde uzlaşma sağlanana kadar işlemden kaldırılması tavsiyesinde bulunmasıyla gündemden düşürüldüğünü öğreniyoruz. Yürütmeyle ilgili bizzat Hükümetin getirdiği bir önerge hakkında Tayyip Beyin belirleyici olması, fiili olarak başkanlık sisteminin uygulandığını gösteren bir uygulama oldu. Tayyip Bey, önergenin neden gündemden kaldırılmasını istemiş olabilir? Başkanlık Sistemi ile ilgili MHP ile yürütülen Anayasa değişikliği görüşmeleri konusunda bir problem yaşanmaması için olabilir mi? Sonuçta bu önerge, gerçek bir sosyolojik probleme dokunduğuna göre; yapılacak bir Anayasa değişikliği referandumunda neden bu insanların değişliğe evet demek suretiyle problemlerinin bir başkanın 'nazik duyarlılığı' suretiyle çözüleceği beklentisine gireceklerini anlamak zor değil sanırım.
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.