25 Ağustos 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara24°C

BUNLARI YAPMAZSANIZ MARKANIZ ELİNİZDEN GİDEBİLİR!

Türkiye’de e‑ticaret 2024 sonunda 3 trilyon 162 milyon TL’lik hacme ulaşarak rekor kırdı. Perakende e‑ticaret hacmi ise 1 trilyon 619 milyar TL’ye ulaştı. Ancak yükselen bu grafik, girişimciler için başka bir tehdit tablosunu da beraberinde getiriyor: mar

Bunları yapmazsanız markanız elinizden gidebilir!

25 Ağustos 2025 Pazartesi 15:18

Tescilsiz markalar fırsatçıların eline geçiyor

Son dönemde pazaryerlerinde marka korsanlığı ciddi bir tehdit haline geldi. Marka tescilini hiç yaptırmamış ya da yalnızca sınırlı sınıflarda koruma sağlamış birçok girişimci, yıllar süren emeğiyle kurduğu markasını artık kendi adıyla bile satamaz hale geliyor.

Satış hacmi artan, müşteri yorumları çoğalan ve arama sonuçlarında üst sıralara çıkan markalar, sistemdeki hukuki boşluklardan faydalanan kötü niyetli kişiler tarafından tescil ettiriliyor. Gerçek girişimci platformdan dışlanırken, o markayla bağ kurmuş tüketiciler de sahte ürünlerle karşı karşıya kalıyor. Üstelik bu durum yalnızca girişimcinin değil, tüketicinin de mağduriyet yaşamasına yol açıyor. Gerçek markanın itibarına zarar verilirken, müşteri şikayetleri de doğrudan gerçek sahibine yöneliyor. Süreç hem maddi hem manevi kayıplarla sonuçlanıyor.

“Küçük girişimcinin emeği gasp ediliyor”

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan İletişim ve Sosyal Medya Uzmanı Nurhan Demirel, son dönemde artan ihlallerin küçük ve orta ölçekli işletmelerin önünü kestiğine dikkat çekiyor: “Marka tescil ihlalleri, taklitçilik vakaları ve platform içi haksız rekabet uygulamaları, küçük girişimcilerin haklarını gasp eder hale geldi. Bu durum yalnızca bireysel kayıplara değil, ülke ekonomisine de ciddi zarar veriyor. Ne yazık ki bu ortamda global marka çıkarmamız her geçen gün daha da zorlaşıyor.”

Demirel’e göre bir markanın tanınması ve güven kazanması; ürün geliştirmeden dijital pazarlamaya, müşteri deneyiminden inovasyona kadar pek çok başlıkta uzun yıllar süren bir çaba gerektiriyor. Ancak tüm bu yatırım, marka tescili yapılmadığı takdirde birkaç tıkla başkalarının eline geçebiliyor.

tuger-akkaya-135756788.jpg

“Ürününüz satmaya başladığı anda risk de başlar.”

E-ticaret sektöründe markalaşmak isteyen girişimcilerin, işin başında marka tescili konusunda gerekli adımları atmaması, ilerleyen süreçte ciddi mağduriyetlere yol açabiliyor. E-ticaret Danışmanı Tuğer Akkaya, özellikle pazaryerlerinde kısa sürede yüksek satış hacmi yakalayan ürünlerin fırsatçılar tarafından hedef alındığını belirterek şu uyarıda bulunuyor:

“Pazaryerlerinde ürününüz ilgi görmeye, yorumlarınız çoğalmaya ve aramalarda üst sıralarda yer almaya başladığında; eğer marka tesciliniz yoksa, kötü niyetli kişiler sizden önce markanızı tescil ettirebilir. Üstelik bu kişiler daha sonra hem sizin satışlarınızı engelleyebilir hem de sizi hukuken zor durumda bırakabilir.”

Akkaya, e-ticaret dünyasında markalaşmanın yalnızca bir logo ya da isim oluşturmakla sınırlı olmadığını, fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunmasının başarıyı sürdürülebilir kılmak için temel bir unsur olduğunu vurguluyor. Bu nedenle girişimcilerin ürünlerini satmaya başlamadan önce değil, ürün fikrini netleştirdikleri anda markalarını koruma altına almaları gerektiğini ifade ediyor.

Sisteme ilk giren değil, markasını ilk tescil ettiren avantajlı!

Birçok girişimci markasını yıllarca büyütmesine rağmen, resmi tescil başvurusunu geç yaptığı için bir sabah markasının artık başkasına ait olduğunu öğreniyor. Hatta bazı durumlarda, tescilli markaların bile rahatlıkla taklit edildiğine dikkat çeken Av. Orhan Sinan Dural, art niyetli satıcıların pazaryeri platformlarının açıklarından yararlanarak haksız kazanç elde ettiğine dikkat çekiyor.

av-orhan-sinan-dural-135756902.jpg

Av. Dural, bu tür durumların hem “haksız rekabet” hem de “marka gaspı” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Gerçek marka sahipleri, haklarını aramak için arabuluculuk ve dava süreçleriyle zaman kaybederken; tüketiciler, taklit ürünler nedeniyle yanıltılıyor. Bu süreç hem girişimcilerde ciddi maddi kayıplara hem de itibar zedelenmesine yol açıyor. Marka taklitleri, özellikle reklamlar yoluyla tüketici güvenini sarsıyor. Taklit satıcılar, orijinal markanın logosunu ve görsellerini kullanarak güven algısı oluşturuyor; tüketiciler ise sahte ürünleri gerçek sanarak satın alıyor. Bu durum hem tüketicinin zarar görmesine hem de gerçek marka sahibinin itibar kaybına neden oluyor.

Sonuçta hem tüketici hem de girişimci tarafında ciddi bir mağduriyet ortaya çıkıyor.

Taklit markalar, gerçek marka sahiplerini mağdur ediyor

Taklit markalardan alışveriş yapan tüketiciler, yaşadıkları sorunlar karşısında gerçek markaya ulaşarak çözüm talep ediyor. Ancak ürün ya da hizmeti sunan taraf taklit bir satıcı olduğunda, gerçek marka sahibi haksız yere şikâyet edilip itibar kaybı yaşıyor. Av. Orhan Sinan Dural, bu tür durumların yalnızca girişimciyi değil, doğrudan tüketiciyi de etkilediğini ve güven ilişkisini zedelediğini belirtiyor. Böylece hem tüketici mağdur oluyor, hem de gerçek marka sahibi itibar ve zaman kaybına uğrayarak, müşteri memnuniyeti sağlayamadığı için ticari zarara uğruyor.

Av. Orhan Sinan Dural, e-ticaret yapan girişimcilere şu hayati uyarılarda bulunuyor:

E-ticaretin büyüyen yapısı, beraberinde marka haklarının korunmasını da zorunlu kılıyor. Girişimciler, ürün kalitesine ve pazarlamaya olduğu kadar fikri mülkiyet haklarına da özen göstermeli. Aksi halde emeklerinin başkaları tarafından sahiplenilmesi kaçınılmaz olabilir. İşte Dural’ın öne çıkardığı 5 kritik öneri:

1. Tescilsiz marka ile satış yapmayın

Marka tescili, sadece isim hakkı değil; dijital varlık ve itibar korumasıdır. Tescilsiz markalar haksız rekabete karşı sınırlı koruma sağlar. Oysa tescilli markalar, ihtiyati tedbir, tazminat ve hızlı hukuki müdahale gibi avantajlar sunar. Bu nedenle tescil, girişimciler için hayati bir yatırımdır.

2. Marka tescil sınıflarınızı geniş tutun

Marka tescilini yalnızca ürün sınıfıyla sınırlandırmak, kaleyi koruyup surları savunmasız bırakmak gibidir. E‑ticaret, mağazacılık, dijital hizmetler, reklamcılık ve eğitim gibi alanları da kapsayan sınıfları (özellikle 35, 38, 41 ve 45) mutlaka dahil edin. Aksi halde, markanız başka sektörlerde başkaları tarafından tescil edilerek sosyal medya, dijital platformlar veya mağaza tabelalarında kullanılabilir. Bu da markanızın bütünlüğünü ve büyüme potansiyelini ciddi şekilde zedeler.

3. Dijital varlıklarınızı arşivleyin

Markanızla ilgili tüm dijital varlıkları güvence altına alın: logo, alan adı, sosyal medya hesapları, web sitesi içerikleri, tasarımlar ve reklam görselleri düzenli olarak yedeklenmeli. Ayrıca iş ortaklarıyla yapılan yazışmalar, sözleşmeler, fatura ve ilk satış kayıtları da dijital arşivde saklanmalı. Bu belgeler, olası bir marka hakkı ihlalinde veya dava sürecinde delil niteliği taşıyacak güçlü kanıtlardır. Unutmayın, sosyal medya kullanıcı adları ve domain'ler de tescil kadar stratejik önem taşır; sahiplik iddiası için zaman damgalı arşiv büyük avantaj sağlar.

4. Marka başvurularını takip edin

Türk Patent ve Marka Kurumu’nun bültenlerini düzenli olarak kontrol edin. Markanıza benzer başvurulara zamanında itiraz etmek, ileride yaşanabilecek itibar ve satış kayıplarının önüne geçer.

5. İşbirliklerini yazılı sözleşmeye bağlayın

Pazaryeri platformları ve influencer’larla yapılan işbirlikleri, markanızın görünürlüğünü artırsa da beraberinde önemli riskler getirebilir. Tedarikçi, influencer veya platform fark etmeksizin tüm iş ilişkilerinizi mutlaka yazılı sözleşmeyle güvence altına alın. Bu sözleşmeler; içerik üretimi, ödeme koşulları ve kullanım haklarını netleştirerek sizi hukuki belirsizliklerden korur, markanızı ve emeğinizi güvenli bir zemine taşır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.