22 Kasım 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara13°C

BUNLAR SENDİKA DEĞİL SANKİ İSTİKLAL MAHKEMESİ!

Talat Yavuz

28 Mart 2022 Pazartesi 16:33

Biz sendikacılığımızın temeline, doğuştan sahip olduğumuz, dokunulamaz, engellenemez, sınırlandırılamaz haklarımızı koymuşuz. Kimsenin bu hakları hiçbir gerekçe ile yok saymasına asla rıza göstermedik ve göstermeyeceğiz. Biz, bizi biz yapan değerlerimiz, inançlarımız ve haklarımız için verdiğimiz mücadeleye “dava” diyerek yola çıkmışız. Bu uğurda engelleri aşmış, tel örgüleri kesmiş, barikatları yok etmişiz.

Bize göre bir velinin, özellikle üst sınıflarda, kız çocuğunun sıra arkadaşının kız olmasını isteme hakkı vardır. Yine bu velimizin, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, öğrencilerinin tamamının kız olduğu okul talep etme hakkı da vardır. Bu talep hem bireysel özgürlüklere hem pedagojik ilkelere hem de batı örneklerine uygun bir taleptir.

Bize göre kamu adına görev yapan her yönetici, kendine gelen talepleri dikkate almalı, bireysel haklara saygı duyarak gereğini yerine getirmelidir. Bu onun görevidir. Hangi kademede olursa olsun yönetici, görevini yerine getirirken totaliter rejim heveslisi marjinal grupların çıkardığı homurtulara pabuç bırakmamalıdır.

Eğitim İş Sendikasına göre karma bir sınıfta bile kız öğrencilerin kız öğrencilerle oturması haremlik-selamlık uygulamasıymış. Bu talimatı veren müdüre Eğitim Bir Sen’in sahip çıkması, gericiliğin pompalanması, bakanlığın eğitimi “gericileştirmesiymiş.”

İçinde yaşadığı toplumun değerlerine, okuluna, velisine, öğrencisine, pedagoji biliminin o yaş çocuklarının anlık değişebilen duygu ve davranışları ile ilgili verilerine o kadar yabancılaşmışlar ki yaptıkları açıklama çelişkilerle dolu.

Bu köhne, totaliter zihniyete göre bir öğrencinin öğretmenine yaptığı saygısızlık da “gericileştirme” politikalarının sonucuymuş. Geçen hafta kamuoyunun tartıştığı iki olayla ilgili yaptıkları açıklamalarında kullanılan üsluba ve mantık örgüsüne(!) bakılırsa, Eğitim İş için bu tip üzücü olaylar ve haklı talepler, önlerine gelene saldırma, hakaret etme ve aşağılama fırsatından öte bir anlam ifade etmiyor.

Öğretmenini küçük düşüren öğrencinin davranışını; henüz edinilememiş değerler, edep, ahlak, büyük-küçük, hoca-öğrenci gibi bize ait kavramlar üzerinden sorgulamak ve çözüm önermek yerine bu hasletleri savunan kişi ve kurumlara saldırmayı tercih ediyorlar. İşte bu anlayışa dayanan hangi sendika, kişi, kurum varsa bu topraklarda köksüzdür, buraya ait değildir, ithaldir ve güdük kalmaya mahkûmdur.

Buradan yetkililere seslenelim; aldığınız kararlar, yaptığınız atamalar, görevden aldığınız ve kritik günlerde sahip çıkmadığınız yöneticiler ve uygulamalarınız; toplumumuzun yücelttiği değerleri aşağılayan, büyük bedeller ödeyerek elde ettiğimiz kazanımları yok etmeye çalışan ve eskinin totaliter uygulamalarına özlem duyanları sevindiriyorsa ve zafer kazanmışçasına şımartıyorsa vebaldesiniz ve görevinizi yapmıyorsunuz.

İsimleri değişse de bölünüp çoğalsalar da terörle aramıza mesafe koyduk deseler de milletimizin değerlerine yabancılaşmış, özgürlüklerin önünde engel olan, darbecilerin “ırgat” diyerek güttüğü, demokrasi sicili bozuk sendikalar, daha önce olduğu gibi kısa sürede deşifre oldular ve gözden düştüler. Çünkü karanlığa ışık tutan, özgürlüğüne aşık, milletimizle bütünleşmiş Eğitim Bir Sen var.