BİZİ KİM KURTARACAK?
Coşkun Otluoğlu
28 Eylül 2016 Çarşamba 12:55
Bu soruyu yüzyıllar ötesinden soran Gazali -Allah ondan razı olsun- sorunun cevabını çetin bir mücadeleyle aramıştır. Bizim de aynı soruyu tekrar etmemizin gereğine inanıyorum. Çünkü bunun cevabı insanlık adına net biçimde belli olduğu halde, uygulamada maalesef öyle değildir. Sahi, bizi kim/ ne kurtaracak?
Tarihsel süreç içinde, din adamları bize ne diyorlar? Felsefeciler neyi arıyor? Ozanlar neyi ifade ediyor? Hangi acılardan, hangi felaketlerden söz ediyorlar? Kurtuluş için insanlığın reçetesi nedir?
Bilginin hakiki manasına ermek insanı gerçekle yüz yüze getirir. Allah’a dayanmayan hiçbir bilgi gerçek bir bilgi haline gelmeyecektir. Üstelik İnsanı bu gerçeklikten uzaklaştıran ve engelleyen o kadar dünyevi meşgale varken bunu idrak etmek ve yaşamak ne kadar mümkündür? Ayrıca gerçek bir bilgiye ulaşmak ve mutluluğu yakalamanın önündeki örtü bunu engellemektedir. Peki, gerçeği örten perdeyi kim kaldıracak?
Krizler, insani riskler, savrulmalar, savaşlar, kıyımlar, toplu ölümler, öldürmeler, zulümler, baskılar, yok saymalar, açlık, adaletsizlik, ahlaksızlık gibi saymakla bitiremeyeceğimiz insani krizler yeryüzünü sarmışken, insanlığın geldiği bu son merhalede, kurtarıcı olarak Batının gösterilmesi, hakiki bilgiye ve mutluluğa ulaşmada korkunç bir felaketle karşı karşıya olduğumuzun bir göstergesidir.
İnsan âlemdeki her şeye karşı sorumludur. Bu sorumluluk insana verilen emanet ile ilgilidir. İnsanın insana, çevrenin insana, ailenin insana, insanın topluma, toplumun insana, hayvanların, bitkilerin insana emaneti söz konusudur. Bu insanın ulaştığı son bilgidir. Şimdi can alıcı soru şudur: Batı bu kesin bilgiye nasıl yaklaşmaktadır? Batı emaneti emanet olarak mı algılamaktadır? Şüphesiz bu sorunun tartılaşacak bir tarafı bile yoktur. Batı gücü esas alarak sadece kendini düşünen egoist bir sonuçtur. Dolayısıyla Batının geliştirdiği her şey hastalıklı ve eksiktir. Bütün kurumları, bütün yöntemleri, kendi merkezli ve bu merkezin dışındakileri yok edici amansız bir felakettir.
Bütün dönemler ve insanlık için sorulan temel soru aynıdır: Krizi nasıl aşacağız? Bizi kim / ne kurtaracak? Bir biçimde parçalanmışlık ve insanı mutsuzluğa götüren bir sona varmış durumdayız. Sınırlar çizilmiş, devletlere bölünmüş; mezheplere ayrılmış; ırkçılığın ve cehaletin ön plana çıkardığı terör, kravatlı ve modern giyimli bay ve bayanlar tarafından desteklenmiş ve sivil yerleşim yerleri, evler, çocuk parkları, pazar yerleri, alış veriş mekânları devlet protokolüyle hatta Birleşmiş Milletler kararıyla bombalanıyorsa, bizi kurtaracak kimdir?
Külli bilgi ile amel, amel ile ahlak arasındaki çelişkiler, Allah hakkındaki tam bilgiye ulaşarak ortadan kalkacaktır. Amel-i salihe bağlanmayan hiçbir ahlak kurtarıcı olamayacaktır. İnsanlık tarihindeki tecrübe, İslam düşüncesini desteklemektedir. Marifet, insanlara hizmet, tabiata saygı, çevreye duyarlı, hayvanata karşı sorumluluk anlayışıdır. Çünkü Allah’ın tecellisi ancak bu şekilde anlaşılabilir. İnsanın iç dünyasından yola çıkmayan veya insanın iç dünyasına inmeyen hiçbir kişi veya bilgi gerçek kurtarıcı olamaz.
Ahlak, amel-i salih vasıtasıyla gerçeği örten ve insanlık krizini oluşturan her şeyi apaçık ortaya çıkararak, gerçek kurtuluşa insanlığı ulaştıracaktır. Amele dönüşmeyen hiçbir bilgi, kemale ve mutluluğa ermemizi sağlamaz. İnsan, ancak salih amel işleyerek, yani doğru güzel iyi ve hak namına bir şey yaparak ahlaklı olabilir.
Yazımızın başında zikrettiğimiz Gazali’nin -Allah ondan razı olsun- “Bizi kurtaracak ve krizden kurtaracak kimdir / nedir” sorusuna o çileli arayışının sonunda şu cevabı vererek asırlar öncesinden bize seslenmiştir: “İnsanı hiçbir tartışma kurtaramaz; insanı yalnız ahlak, yani ameli salih kurtaracaktır.”
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.