24 Haziran 2025
  • İstanbul21°C
  • Ankara21°C

BİR YILIN ARDINDAN

Talat Yavuz

23 Haziran 2025 Pazartesi 11:19

 Bir eğitim öğretim yılı daha geride kaldı. Şimdi hem bir muhasebe yapma hem de gelecek yılın hatta yılların hazırlıklarına başlama vaktidir. Çünkü bu yıl, gelecek yıllara etki edecek birçok konuyu tartıştık.

Müfredat, zorunlu eğitim ve öğretmen yetiştirme konuları öne çıktı ve bundan sonra bu başlıklarda atılacak adımlar belirleyici olacak. Yoğun faaliyetlerle geçen bir yılın ardından, önemli kararların verileceği böylesine dönemlerde ayrıntıda boğulmadan, bütün bu kararların kaderini belirleyecek genel yaklaşımları, mevcut gidişatı, karar alma ve süreç yönetim biçimlerini gözden geçirmeye ihtiyaç var diye düşünüyorum.

Müfredatın en mükemmelini geliştirseniz, sistemin en iyisini kursanız da insan faktörünü yok saymamak gerekecektir. Bugün genel yaklaşım olarak “okulu” merkeze almaya, okulu güçlendirmeye ihtiyaç vardır. Eğitimin temas noktası okul, en temel unsuru da öğretmendir. İl ve ilçeler dâhil bütün MEB hiyerarşisi, valiler ve kaymakamlar dahil okul dışındaki bütün birimler, kendilerini okula yük olmayacak, okulda yapılan işe yardımcı olacak şekilde konumlandırmalıdır.

Proje yapılacaksa okul yapmalıdır. İyi planlanan eğitim içeriği bütün projeleri kapsayacaktır. İdareci ve öğretmenler salon programlarının müdavimi haline getirilmemelidir.

Etkinlikler, öğrencilerin normal eğitim faaliyetleri esnasında ortaya çıkan sergi, piyes, müzik gösterimi vs. şeklinde üretilmiş olmalı, okulda yapılmalı, yetkililer okula davet edilmelidir. Okul dışı etkenler, diğer bakanlıklar okulları kendi iş ve projeleriyle oyalamamalıdır. Okul sistemini gözden geçirerek yıllar içinde kaybettiğimiz ve bugün çok ihtiyaç duyduğumuz bazı değerleri yeniden hayata geçirmeliyiz.

Bugün okulu güçlendirmenin yolu okul müdürünü ve öğretmeni değerli hale getirmekten geçiyor. Yaşadığı mahallede tanınan, parmakla gösterilen ve saygı duyulan müdürler nereye gitti? Bugün öğretmenler cimer şikâyetinden, sosyal medya ve veli linçinden korkuyor. Okul müdürleri kendilerini iş yükü artmış ancak yetki ve imkânları sınırlandırılmış hissediyorlar.

Çalışan ve başarılı öğretmenini ödüllendiremeyen, ödül-ceza işlevi yok olmuş bir idareciden, harika işler çıkarmasını beklemek ne kadar doğru olacaktır? Otoritesi yıkılmış, astları tarafından dikkate alınmayacak duruma gelmiş, üstleri tarafından unutulmuş yönetici gerçeğine son vermek için çok geç kaldık maalesef. Şube müdürlerine baktığımızda okul müdürlerine gıpta edeceği geliyor insanın.

Problemimizi çözün, çözüm yok, bırakın gidelim, hayır gidemezsiniz. Aylardır “Şube müdürleri, ilçe müdürleri, il milli eğitim müdür yardımcıları, müfettişler, araştırmacı ve uzmanlar” diyen feryadımız, altmış iki bin lira çıplak maaş alan ilçe milli eğitim müdürü ve eşyanın tabiatına aykırı maaş sistemi gerçeğini değiştirmeye yetmedi. Özetle demem odur ki büyük emek ve hayallerle yapılan çalışmaların başarısı ayrıntıda gizlidir. Öğretmenin inanmadığı, idarecinin sahiplenmediği yenilikler, sahipsiz kalır.

Okulu merkeze alalım, okul müdürünü güçlendirelim, hiyerarşiye uygun ücret sistemini getirelim, kurum içi huzuru sağlayalım. Okul dışındakilere, herkes işini yapsın, bize biraz müsaade edin diyelim. Başarı için bir fikir ortaya koymak, isabetli bir yaklaşım geliştirmek hayati öneme sahiptir. İlk adımı okulu güçlendirelim diye atarak yola çıktığınızda arkası gelecek; projelere yaklaşım, yönetici atama, öğretmen atama yer değiştirme, kayıtlar, kiralamalar, ödüllendirmeler, kariyer sistemi, öğretmen yetiştirme… gibi bütün adımlar amacına hizmet edecek ve beklenen hamle gelecektir. Bir kez daha yüksek sesle okul, öğretmen ve yöneticiler diyorum.