BELA VE MUSİBETLERLE MİZAH OLUR MU?
Hasan Demirci
30 Mart 2020 Pazartesi 13:45
Ümmü Seleme'nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Birinizin başına bir musibet/acı bir şey geldiği zaman, Biz Allah'a aidiz ve biz'na döneceğiz. Allah'ım! Başıma gelen musibetin/acının mükâfatını senden bekliyorum, bundan dolayı bana ecir ihsan et, benim için onu daha hayırlısıyla değiştir. desin.
(Müslim, Cenâiz,3)
Korona virüsü, Allah tarafından bize gönderilen bir beladır, musibettir, imtihan vesilesidir. Öyle bir imtihan ki bir anda hayatımızı değiştirdi, tercihlerimiz değiştirdi. Belki de hayatımızı bundan sonra Corona öncesi ve Corona sonrası olarak ayrıma tabi tutacağız.
Durum bu kadar ciddi ve ürkütücü iken bazı insanlar bu durumu alay ederek, şakaya alarak, eğlenceye dönüştürerek, karikatürize ederek, hatta gülerek karşılıyorlar. Bunda ne mahzur olabilir ki diyebilirsiniz. Bu sıkıntılı günlerde morale ihtiyacımız var bu tür mizah ve eğlencelerde bizi bir nebze olsun rahatlatıyor diyebilirsiniz. Ancak işin farklı bir boyutunun daha olduğunu söylemeliyiz.
Bu aralar ne zaman WhatsApp'ı açsak, Sosyal medyadaki hesaplarımıza baksak hemen hemen bu konuyla ilgili alaya alan espriler, fıkralar, karikatürler görüyoruz. Ondan daha da sıkıntılı olanı yapılan yorumlar teşkil ediyor. Dünyayı ölüm korkusu salmış, insanlık kendine ölümden kaçabileceği delik arıyor bunlar evleri yanan tembeller misali hala mizah ve eğlence peşinde. Hiç düşündük mü bu durum Allah'ın gazabından dolayı bize isabet etmiş olabilir diye? .
Kuranı Kerimde; “ (Azap) emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerine de Rabbinin katında işaretlenmiş pişirilmiş balçıktan taşlar yağdırdık. Bunlar zalimlerden uzak değildir” (Hud 82). ayetinde buyrulduğu üzere başımıza taş yağmasını mı bekleyeceğiz. Bu kadar sıkıntılı bir durumda bile işi basite almak, bir şey olmuyormuş gibidalga geçmek ancak şeytanın işidir ve bu şekilde olan kalplerin de katılaştığının alametidir.
Allah şöyle buyuruyor;
“Hiç olmazsa verdiğimiz bu musibetler başlarına geldiğinde boyun eğip yalvarsalardı! Fakat kalpleri iyice katılaştı; şeytan da onlara yaptıklarını şirin gösterdi”
(Enam 43).
Olup bitenleri görmüyor muyuz, hastaları ve ölüleri görmüyor muyuz, cenazelerin kaldırılması esnasında hastalık bulaşma tehlikesi nedeniyle üst düzey tedbirleri görmüyor muyuz? Sevdiklerimizden adeta kaçar hale gelmedik mi?. “İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.” (Abese 34-36) ayetinde haberverilen anı dünyada iken adeta provasını yapmadık mı? Peki, ibret almak için ne bekliyoruz, kimi bekliyoruz. Allah'tan af dilemek için gökten inecek ve bizi helak edecek taşların yağmasını mı? dağların yıkılmasını, yerin batmasını mı? veya benzeri büyük afetleri mi bekliyoruz. Yoksa Müslümanlar olarak bela ve musibet karşısında ne yapacağımızı bilemez hale mi geldik.
Müslüman, bela ve musibetleri Allah'a Tövbe ederek, dua ederek, ona boyun eğerek yalvararak karşılar. Bunun büyük bir imtihan olduğunun farkına vararak Rabbine iltica eder, bu bela ve musibetten korunmak için de Allaha sığınır.
Bu durumu şaka, mizah ve komedi ile yayanlar, hiç düşünmüyor musunuz dünya durdu adeta, eğitim durdu, ülkeler sınırlarını kapattı. Camiler, mescitler kapandı, Cumalar kılınmaz oldu, cemaatle namaz durdu ve müezzinlerimiz ezanı okuyunca diyor ki namazlarınızı evlerinizde kılın. Bu bir ibret tablosudur, yeryüzündeki insanlarda bundan ibret
almalıdır.
Sanki farklı inanç sahipleri biz Müslümanlardan daha net bir şekilde meseleyi kavramış olmalılar. Bu dehşetli felaketten korunmak için bu güne kadar yapmadıkları şeyleri yaptılar. Mesela Müslümanların namazlarına, dualarına şeklen de olsa iştirak ettiler.
İspanya'da 500 yıl sonra Ezanı Muhammedinin okunmasına müsaade ettiler. Oysa Müslüman olan memleketimde okunan ezandan rahatsızlığını dile getiren, Müslümanın namazıyla, Kur’anıyla, başörtüsüyle derdi olanlar var hala içimizde. Hala inançlarımızla alay edenler, bela ve musibetleri oyun ve eğlence malzemesi yapanlar var.
Allah cc.bu afetle, bu musibetle bize kızgınlığını mı bildirdi, yoksa bu kendi ellerimizle yaptıklarımızın karşılığı mıdır? Ya da Allah bize günahlarımızın karşılığında bir uyarı mı gönderdi? Evet, bu bir uyarıdır, bu uyarıda dalga geçilecek bir durum değildir. Selef diyor ki Allah'a en kolay kulluk onun emirlerine boyun eğmek ile olur.
Allah cc. da “Okullara yazıklar olsun! Kendilerine bir peygamber gelmeye görsün, onu mutlaka alaya
alırlardı” .(Yasin 30) . Önümüzde bir seçenek var, Allah cc bizim imtihanı kazanmamızı istiyor. Yolumuzu ve gidişatımızı düzeltmemizi istiyor. Hep beraber dualarımızın kabul edileceğine inanarak, hüsnü zan ile dua edelim ama sadece hüsnü zan ile değil, önce tövbe sonra da güzel amel ile bu güne kadar olduğumuz benlikten sıyrılıp yeni bir “ben” ile “ Ey Rabb'imiz Biz kendimize zulmettik eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz” Araf 23 diye dua ederek.
Selam ve dua ile…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.