BAŞKAN ERDOĞAN'DAN SÜLEYMAN SOYLU AÇIKLAMASI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda önemli açıklamalarda bulundu.
26 Mayıs 2021 Çarşamba 15:55
Erdoğan, 'İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'yu hedef alan saldırıların gerisinde, ülkemizde sağlanan bu huzur ve güven ikliminden duyulan bir rahatsızlık olduğunu biliyoruz. İçişleri Bakanımızın yanında olduk, yanında olacağız. Binali Yıldırım arkadaşımızın da oğlu üzerinden hedefe alınması, asıl niyeti gösteren bir başka işarettir' dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, salgının başladığı günden bu yana 661 milyar liralık bir kaynakla milletin her kesiminin, her bir ferdinin yanında olduklarını gösterdiklerini söyledi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Ramazan ayı ve Ramazan bayramını geride bırakıp, Kurban bayramının heyecanının şimdiden duyulmaya başlandığı günlere girildiğini ifade etti.
"Salgın şartları sebebiyle, gönlümüzce bir Ramazan ve bayram geçirememiş olsak da hamdolsun sağlığımız, huzurumuz, umutlarımız dipdiri ayaktadır." diyen Erdoğan, yaklaşık 14 aydır devam eden salgın sürecinde, milletin hem sağlığını, hem güvenliğini, hem aşını ve işini korumak için devletin tüm imkanlarını seferber ettiklerini belirtti.
Gelişmiş ülkelerin dahi ciddi bocalama içine girdikleri bu netameli dönemi, Türkiye'nin en az sıkıntıyla atlattığını dile getiren Erdoğan, "Sağlık hizmetlerinde, kurduğumuz güçlü altyapı ve tahkim ettiğimiz yetişmiş insan kaynağı sayesinde, kayda değer sorunlar yaşamadık. Pek çok ülkenin aksine, kamu güvenliğini tehdit edecek herhangi bir olumsuzlukla da karşılaşmadık." dedi.
Üretimi ve istihdamı sürekli kılmak için her türlü kolaylığı gösterdiklerini, her türlü desteği verdiklerini dile getiren Erdoğan, "Salgın tedbirlerinden olumsuz etkilenen vatandaşlarımızı ve esnaflarımızı yalnız bırakmadık, hibe programlarıyla hep yanlarında olduk." diye konuştu.
"SUÇ ÖRGÜTLERİNİ 19 YIL BOYUNCA ÇÖKERTTİK"
Suç örgütlerine karşı da tavizsiz bir mücadele yürütüldüğünü dile getiren Erdoğan, "Geçmişte siyaseti ve toplum hayatını yönetecek, yönlendirecek derecede etki sahibi olan suç örgütlerini 19 yıl boyunca ellerindeki tüm imkanları alarak birer birer çökerttik." diye konuştu.
Erdoğan, hakkı gasbedilerek mağdur olan, canı ve malı tehdit altında bulunan vatandaşların tek başvuru merciinin güvenlik güçleri ve yargı kurumları olmasını sağladıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bir dönem ülkenin dört bir yanında türemiş, kerameti kendinden menkul, cafcaflı lakaplarla anılan sözde babaların racon kestiği Türkiye'yi, hukuktan başka yöntemlerin geçerli olmadığı bir seviyeye getirdik. Özellikle uyuşturucu suçlarıyla mücadele ederken, kimsenin gözünün yaşına bakmadık. Dünyada, uyuşturucu suçlarına en ağır cezaların verildiği ülkelerin başında geliyoruz. Bugün ülkemizdeki cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak bulunan 283 bin kişinin 88 bini uyuşturucu ve bağlantılı suçlar sebebiyle oradadır. Sadece son 3,5 yılda 530 binin üzerinde operasyon yapılarak 750 bine yakın uyuşturucu suçu şüphelisi gözaltına alınmış, bunlardan 85 bini tutuklanmıştır. Bu operasyonlarda piyasa değeri 63 milyar lirayı geçen uyuşturucu malzeme ele geçirilmiştir.
Yürüttüğümüz kararlı mücadele sayesinde uyuşturucuya bağlı ölümler üçte bir oranında azalmıştır. Organize suç örgütlerine karşı son beş yılda 1700'e yakın operasyon yapılmış, 21 binin üzerinde kişi gözaltına alınmış, 8 bine yakın kişi tutuklanmıştır. Nisan 2020'de yürürlüğe giren ikinci yargı paketinde organize suç örgütü kuranlara verilen cezayı 4 yıldan 8 yıla, örgüt üyelerine verilen cezayı da 2 yıldan 4 yıla çıkardık."
Kaçakçılık operasyonlarında da tarihi rekorlar kırıldığını ifade eden Erdoğan, yine 3,5 yılda 42 milyon paketten fazla kaçak sigara, 27 milyon litreden fazla kaçak akaryakıt ele geçirildiğini söyledi.
Erdoğan, asayiş olaylarındaki belirgin azalmanın da Türkiye'deki huzur ve güven ortamının ne derece kökleştiğinin en somut işareti olduğuna değindi.
Suç sayıları azalırken, suçların aydınlatılma oranlarının da giderek yükseldiğini vurgulayan Erdoğan, "Bu başarılar, AK Parti'nin 19 yıllık hükümetleri boyunca kesintisiz şekilde sürmüş, son dönemde daha da artmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
"GELİN HANIMA MEMLEKETİM RİZE'DE GAYET GÜZEL BİR DERS VERİLİYOR"
Anlattığı konularla ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Rize ziyaretiyle ilgili bir video gösteriminin ardından Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Terörle, çetelerle, suç örgütleriyle mücadelede elde edilen bu başarılar vatandaşımızın devletine olan güvenini arttırırken birilerini de rahatsız etmiştir. Gelin hanım beni Netanyahu'nun yanına koyuyor ve ardından da memleketim Rize'ye gidiyor ve gelin hanıma memleketim Rize'de, görüldüğü gibi gayet güzel bir ders veriliyor. Nerede, nasıl adım atılacağını çok iyi bilmek lazım. Burası Rize. Sen Rize'ye kalkıp da Rize'nin uşağına bu şekilde hakaret edip onu Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koymaya kalkarsan, işte yapılacak olan budur. Yine dua et ki, gelin hanıma çok ileri gitmeden bir ders verdiler. Bu da Rizeli'nin edebini, adabını gösterir. İkizdere yetmedi bir de Çayeli'ne gitti. Orada da zaten gerekeni yaptılar. Ondan sonra Trabzon'a gitmeye kalktın, Trabzon'da da hiç meydana çıkmadan, hemen uçağa geçip Ankara'ya döndün. Bu daha bir. Daha neler olacak neler. Daha dur bakalım. Bunlar iyi günler. Her şeyden önce bu ülkede ahde vefa denilen bir şey vardır. Eğer ahde vefa olmazsa bu millet affetmez. Bütün bunlarla beraber bizler hep bu ülkede gerçekten saygıya dayalı bir siyasetin yanında olduk. Saygıya dayalı bir siyasetin oturmasını istedik ve bunun çalışmasını yaptık, yapmaya da devam ediyoruz."
"HEDEF İÇİŞLERİ BAKANIMIZ DEĞİL"
Erdoğan, ülkede mikserler olduğunu ifade ederek, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu hedef alan saldırıların gerisinde, Türkiye'de sağlanan huzur ve güven ikliminden duyulan bir rahatsızlık bulunduğunu bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Terör örgütleri gibi suç örgütleriyle mücadelesinde de İçişleri Bakanımızın yanında olduk, yanındayız ve yanında olacağız. Hedefin İçişleri Bakanımız değil büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası gayretleri olduğunu anlamak için kullanılan araçlara ve onları kullananların siluetlerine bakmak yeterlidir.
Ülkemizde yıllarca bakanlık, başbakanlık ve Meclis Başkanlığı yapmış, partimizin genel başkanlığını yürütmüş Binali Yıldırım arkadaşımızın da oğlu üzerinden hedefe alınması, asıl niyeti gösteren bir başka işarettir. Şimdiye kadar nasıl şahsımız, partimiz ve çalışma arkadaşlarımız üzerinden ülkemize yönelik hiçbir saldırıya eyvallah etmediysek, bu tezgahı da Allah'ın izniyle bozacağız, hiç endişeniz olmasın. Buradan sesleniyorum; Bay Kemal, Bayan Meral size buradan ekmek çıkmaz, boşuna uğraşmayın."
"ÜLKEMİZE GETİRİP, YARGIYA TESLİM EDENE KADAR PEŞLERİNİ BIRAKMAYACAĞIZ"
Suç çetelerinin mensuplarını, dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar takip ettiklerini vurgulayan Erdoğan, tıpkı FETÖ'cüler, PKK'lılar gibi, bu suçluları da Türkiye'ye getirip yargıya teslim edene kadar peşlerini bırakmayacaklarını bildirdi.
Erdoğan, suç örgütü mensuplarının yalanlarına ve iftiralarına karşı gereken cevapların muhatapları tarafından zaten verildiğini belirterek, "Bununla kalınmamış, tarafların başvuruları üzerine Ankara ve İstanbul Anadolu Yakası Başsavcılıkları da gereken tahkikatlara başlamıştır. Geçmişten bugüne hiçbir iddia, hiçbir itham ortada bırakılmayacak, her şey yargı tarafından araştırılıp, tüm yalanlar, iftiralar ortaya dökülecektir. Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğundan hiç kimsenin şüphesi olmasın." ifadesini kullandı.
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "İbn-i Haldun, 'Geçmiş, geleceğe suyun suya benzediğinden daha çok benzer.' diyor. Bugün kılıktan kılığa girerek ülkemizi ve milletimizi kara bir tablonun içine yerleştirmek isteyenler, aslında dünün tekrarından başka bir şey yapmıyor." diye konuştu.
Suç örgütleri mensuplarını kullanarak, yalanları ve iftiralarıyla kamuoyunu esir almaya, yönlendirmeye, devleti ve siyaseti dizayn etmeye heveslenenlere, aradıkları fırsatı bugüne kadar vermediklerini, bugün de vermeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eski Türkiye'nin hastalığı olan siyaseti ve toplumu, suç çeteleri, terör örgütleri, medya mecraları, çeşitli isimler altındaki uluslararası kuruluşlar eliyle düzenleme gayretlerinin yeniden hız kazandığını görüyoruz. Bu yöntemi FETÖ de, güvenlik birimleri ve yargı içindeki mensupları vasıtasıyla elde ettiği malzemeleri dilediği gibi şekillendirmek suretiyle, uzunca bir süre sinsice ve pervasızca malum kullanmıştır. Biz, Gezi olaylarından beri ülkemizin kesintisiz olarak maruz kaldığı saldırılarda kullanılan araçları birer birer devre dışı bıraktıkça, yenileriyle karşımıza çıkılıyorlar.
Hatırlarsanız, Gezi olaylarını 'çevre hassasiyetine dayalı masum eylemler' gibi göstermeye çalışanlara, bunun toplumsal kaos çıkarma denemesi olduğunu söylediğimizde, şiddetli itirazlarla karşılaşmıştık. Yine 17-25 Aralık kumpaslarının doğrudan demokratik hukuk devletini, milli iradeyi hedef aldığını söylediğimizde de birileri ısrarla konuyu adli ve siyasi zeminde tutmaya çalışmıştı. Aylar boyunca Meclis'teki grup toplantılarını FETÖ'nün kasetlerine tahsis edenler, 15 Temmuz'u da 'tiyatro' olarak nitelemek suretiyle, kendilerine verilen senaryoya sadık kalma konusundaki ısrarlarını ortaya koymuşlardı. Ülkemize yönelik en büyük ihanet teşebbüslerinden biri olan MİT tırları hadisesinde, Türkiye'yi terör örgütlerine destek veren bir devlet gibi gösterme kampanyasına iştiyakla katılanların dertleri hiçbir zaman hukuk değildi. Meclis'te hükümet kuracak çoğunluğun oluşturulamadığı Haziran 2015 seçimlerinin sonuçları, ülkemizin PKK ve FETÖ'yle mücadelesini ortadan kaldırma, eski Türkiye'yi hortlatma vesilesine özellikle dönüştürmeye kalkmışlardı. Nice sinsi kumpasla, tuzakla, girişimle yapamadıklarını 15 Temmuz'da doğrudan silaha sarılarak başarmaya kalktıklarında ise karşılarında milletimizi buldular."
Çukur eylemleriyle elde edemedikleri neticeye Suriye sınırlarIarı boyunca terör koridoru kurarak ulaşma hayallerini, gerçekleştirdikleri harekatlarla başlarına yıktıklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye'yi ısrarla ve binbir dalavereyle DEAŞ parantezine alma girişimlerini de yine yürüttükleri sınır ötesi harekatlarla yerle bir ettiklerini vurguladı.
Ekonomiye yönelik, kendi dinamikleri ve gerçekleriyle ilgili olmayan pek çok gizli-açık saldırının da aynı oyunun bir parçası olduğunun şüphe götürmez bir hakikat olduğunu belirten Erdoğan, "Ülkemiz, tarihinin her döneminde uluslararası operasyonlara maruz kalmıştı, bugün de aynı durumun devam ettiğini anlamak için öyle çok derin analizlere ihtiyaç yoktur." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu defa da ülkemizi, suç örgütleri üzerinden hem içeride hem uluslararası alanda kıskaca almak ve bundan siyasi sonuçlar üretmek peşindeler. Türkiye'de sosyal kaos denemeleriyle, terör örgütleriyle, darbe girişimleriyle, ekonomik tuzaklarla başarılamayan değişimin, siyasete müdahaleyle yapılacağını söyleyenler olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Ortada makul, mantıklı, sahici hiçbir sebep olmadığı halde, seçimin 2023'te yapılacağını defalarca tekrarlamış olmamıza rağmen, erken seçim teranesi tutturanların, sufleyi nereden aldıkları açıktır. Boşuna uğraşmayın. Seçim Haziran 2023'tür. Tabii, dışarıdan ve içeriden kendilerine verilen gazı fazla kaçırıp 'seçimle veya seçimsiz iktidar' sözü edenleri de unutmamak gerekiyor."
"CHP GENEL MERKEZİ TACİZCİLERİN, ONLARI KORUYANLARIN İŞGALİ ALTINDADIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Her dönemde olduğu gibi bugün de, yürütülen iftira ve yalan kampanyalarının esas amacı, milletin güvenlik ve adalet hassasiyetini kullanarak, iktidar yolunu zahmetsizce ve maliyetsizce açabilmektir. Ülkemizde, maalesef, dün vesayet güçlerinden, terör örgütlerinden, kirli ekonomik aktörlerden, bugün suç çetelerinden medet umacak kadar çapsız, sığ, ilkesiz, ufuksuz bir muhalefet anlayışı vardır. Kendini kullandırmaya, ülke düşmanlarının değirmenine su taşımaya, milletin umutlarını küçük hesaplarına meze etmeye bu kadar gönüllü bir muhalefetin olduğu yerde, terör örgütlerine de, çetelere de gün doğuyor. Cemaziyel evveli belli, cemaziyel ahiri de ortada olan AK Parti olarak, dün vesayete karşı nasıl mücadele ettiysek, siyaset ve toplum mühendislerine nasıl meydanı bırakmadıysak, uluslararası alanda ülkemizin başını nasıl dik tuttuysak, Türkiye'nin 81 vilayetinin her karışını nasıl eserlerimizle ve hizmetlerimizle donattıysak, terör örgütlerinin tamamının başını nasıl ezdiysek, demokrasiyi ve özgürlükleri nasıl gözümüz gibi koruyup geliştirdiysek, milletimizin her bir ferdinin hakkını, hukukunu, geleceğini nasıl gözettiysek, inşallah yarın da aynı şekilde halkımızın emrinde çalışmayı, mücadele etmeyi, yeni başarılara imza atmayı sürdüreceğiz.
Kifayetsiz muhterislerin tek yaptıkları, kendi içlerindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık hadiselerini örtmek için, kürsülerden cevapları belgeleriyle defalarca verilmiş yalanları, iftiraları tekrarlamaktan ibarettir. İşte daha burada geçenlerde malum bir tane CHP'linin yargı tarafından nasıl bir cezaya çarptırıldığı taciz sebebiyle ortada. Bunu biz söylemiyoruz. Her türlü medyada yerini aldı. Açık konuşmak gerekirse şu anda burayı Bay Kemal'in iyi dinlemesi lazım. CHP genel merkezi tacizcilerin, onları koruyanların işgali altındadır. Şu anda CHP genel merkezi tecavüzcülerin, onları koruyanların işgali altındadır. Şu anda CHP genel merkezi hırsızların, onları koruyanların işgali altındadır. Şu anda CHP genel merkezi terör örgütlerinin siyasi uzantılarının ve teröristleri koruyanların işgali altındadır. Şu anda CHP genel merkezi milletimizin değerlerine savaş açmış marjinallerin ve onları koruyanların işgali altındadır ve evet şu anda CHP genel merkezi suç örgütlerine payandalık ve piyonluk yapanların işgali altındadır. Millet ittifakı adı altında CHP yönetimiyle yol yürüyen herkes de bu utanç tablosunun ortağıdır. CHP'ye oy veren vatandaşlarımın da, bu tablolardan rahatsız olduğuna yürekten inanıyorum. Milletimiz, yularlarını terör örgütlerine, suç çetelerine, yeminli Türkiye düşmanlarına teslim edenlere hak ettikleri cevabı her zeminde ve her fırsatta vermektedir, vermeyi sürdürecektir."
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, milletin, kendilerine, hezeyanlarla uğraşma değil, ülkenin geleceğini inşa etme vazifesi verdiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhurbaşkanı olarak kabinemizle, Cumhur İttifakı olarak Meclis çatısı altında milletvekillerimizle, AK Parti olarak da 19 yıllık müktesebatımız ve daha kimsenin aşamadığı vizyonumuzla bu vazifeyi hakkıyla yerine getirmekle mükellefiz." diye konuştu.
Yaptıkları her açılışın, başlattıkları her yatırımın, ülkeye kazandırdıkları her eserin, milletin emrine sundukları her hizmetin gerisinde bu aşkın, şevkin ve heyecanın olduğunu dile getiren Erdoğan, "Aşkınan koşan yorulmaz. Onun için de yorulmuyoruz. Rahmetli Özal'ın meşhur sözüyle ifade edecek olursak, bizim icraatlarımıza onların hayalleri bile yetişemez." ifadelerini kullandı.
Muhalefete her fırsatta kendileriyle yarışlarını, iftira ve yalan siyaseti değil, eser ve hizmet siyaseti üzerinden yapmaları çağrısında bulunduklarını belirten Erdoğan, "Maalesef karşımızdakiler, hayırda yarış diyebileceğimiz bu siyaset anlayışından fellik fellik kaçmaktadır. Tabii biz bunlara takılmıyor, kendi işimize bakıyoruz." dedi.
POLONYA'NIN TÜRKİYE'DEN SİHA ALIMI
Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda'nın Türkiye'yi ziyaret ettiğini, heyetiyle verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin tarihin derinliklerine kadar inen ilişkilerinin bulunduğu Polonya ile yakın dönemde de önemli iş birliği olduğunu söyledi.
Özellikle savunma sanayisinde, bu iş birliğinin oldukça verimli sonuçlarının ortaya çıktığının görüldüğüne işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin yurt dışına sipariş verdiği uçakların, 1934'te Hatay meselesindeki gelişmeler bahanesiyle teslim edilmemesi üzerine yardıma Polonya'nın yetiştiğini anımsattı.
Polonya'dan alınan uçakların yanında, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye'ye gelen 37 Polonyalı mühendisin yardımıyla, Türkiye'deki fabrikalarda imal edilmek üzere çeşitli uçak tasarımlarının da yapıldığını anlatan Erdoğan, Sovyetler Birliği'nin işgalinin ardından ülkelerini terk etmek zorunda kalan Polonyalı mühendislerin ortak uçak üretimi için yaptıkları başvurunun, dönemin Milli Savunma Bakanlığının olumsuz görüşü üzerine reddedildiğini ifade etti.
Erdoğan, buna rağmen Türkiye'de kurulan Türk Hava Kurumu uçak fabrikası ile İstanbul Teknik Üniversitesi uçak mühendisliği bölümünün, Polonyalıların katkılarıyla hayata geçtiğini belirterek, "Kendi uçaklarımızı yapma yolunda, Polonyalı dostlarımızın da gayretleriyle geldiğimiz aşamanın önü ise 1949'da, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı tarafından, 'Amerika'dan bedavaya alınacak uçaklar.' bahanesiyle tamamen kesilmiştir." şeklinde konuştu.
Erdoğan, bu şekilde kapatılan Türk Hava Kurumu fabrikasının, uçak yerine çocuk karyolası, masa, dikiş kutusu gibi malzemeler üreten bir atölyeye dönüştürüldüğünü kaydetti.
"AMACIMIZ İNSANSIZ SAVAŞ UÇAĞINA İLK KAVUŞAN ÜLKELERDEN BİRİ OLMAK"
Devrim otomobili başta olmak üzere pek çok projenin akıbetinin aynı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kendi imkanlarıyla uçak üreten Nuri Demirağ'ın bunları talep eden ülkelere satma teşebbüsü de 'Yakarız ama yine de sattırmayız.' denilerek engellenmiştir. Türkiye, işte bu ihanetlerden yaklaşık 70 yıl sonra, Polonya ile insansız hava araçları satışı konusunda anlaşma imzalamıştır. Tek fark, bu defa satıcının bizim, alıcının Polonya tarafı olmasıdır. Tabii bir başka güzel tarafı daha var: Bu anlaşma, Türkiye'nin NATO ve Avrupa Birliği üyesi bir ülkeye yaptığı ilk yüksek teknolojiye sahip insansız hava aracı satışı olması bakımından da çok önemlidir. Halihazırda Türkiye ile birlikte dört farklı ülkede, 180 adet Bayraktar insansız hava aracımız faaliyet göstermektedir.
Milli Teknoloji Hamlesi vizyonunun bir ürünü olan insansız hava araçlarımızın sahada gösterdiği başarılar, adeta savaş stratejilerinin yeni baştan yazılmasını gerektirecek sonuçlara yol açmıştır. Mevcut insansız hava araçlarımızın bir üst versiyonu olan Akıncı da devreye girdiğinde, bu tablo çok daha sarsıcı şekilde değişecektir. Amacımız, tamamen yapay zeka bilgisayarları ile kontrol edilen insansız savaş uçağına ilk kavuşan ülkelerden biri olmaktır. Böylece dünyanın halen peşinde koştuğu beşinci nesil savaş uçaklarının da ötesinde bir seviyeye ulaşacağız. Bu doğrultuda geliştirmeye başladığımız insansız savaş uçağımızı, inşallah 2023 yılında semalarımızda uçurmayı planlıyoruz."
"TEK MUHATABIMIZ MİLLETİMİZDİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayinde elde edilen başarıları uzun uzun anlatmaya saatlerin yetmeyeceğini belirterek, partililere, Türk savunma sanayisinin tarihi gelişimini anlatan videoyu izlettirdi.
Gündemlerinde tasarlamak, geliştirmek, üretmek, ihraç etmek, istihdam oluşturmak, Türkiye'yi büyütmek, güçlendirmek ve hedeflerine bir an önce ulaştırmak olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Görüldüğü gibi burada sadece araç, gereç değil artık mühimmatımızı da tamamıyla kendimiz üretir hale geldik. Yani kim ne verir, ne yapar böyle bir derdimiz yok. Geçmişte özellikle de 1974 Kıbrıs Barış Harekatı bunun en güzel örneğidir. Bu istikamette attığımız her adımın önünün, akıl ve izan dışı iftiralarla, yalanlarla, provokatif ve sansasyonel operasyonlarla kesilmeye çalışılması, doğru yönde ilerlediğimizin işaretidir. Her zaman söylediğimiz gibi ölçümüz tek ve nettir: Bizim tek muhatabımız milletimizdir. Bakacağımız tek yer milletimizin kalbidir. Allah'ın emrinden başka emir, milletimizin iradesinden başka irade tanımayız."
"TÜRKİYE, BU OYUNU DA BOZACAK"
AK Parti üzerinden Türkiye'ye operasyon çekmeye çalışanları, milletin gayet iyi gördüğünü, tanıdığını ve defterine yazdığını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu yolculukta AK Parti, Cumhur İttifakı ile birlikte inşallah ülkemizin geleceğini nakış nakış işleyecektir. Dün başaramayacaksınız demiştik, bugün de başaramayacaksınız diyoruz. Dün ülkemize diz çöktüremeyeceksiniz demiştik, bugün de ülkemize diz çöktüremeyeceksiniz diyoruz. Dün milletimizi esir alamayacaksınız demiştik, bugün de milletimizi esir alamayacaksınız diyoruz. Dün ezanımızı susturamayacaksınız, bayrağımızı indiremeyeceksiniz demiştik, bugün de aynısını söylüyoruz. Milletimiz, günü-saati geldiğinde, tıpkı vesayet güçleri gibi, tıpkı PKK gibi, tıpkı FETÖ gibi, tıpkı DEAŞ gibi, tıpkı ekonomik tetikçiler gibi, bugünkü operasyon aygıtlarına da hak ettiği dersi verecektir. Yeter ki biz kalbimizle, zihnimizle, hayatımızla, hayallerimizle milletimizden ayrı düşmeyelim. Biz doğru olalım, eğri zaten belasını bulur. Biz istikametimizi bozmayalım, yolunu şaşıranlar zaten yardan aşağı uçar. Biz itikadımıza ve ihlasımıza sahip çıkalım, fitneciler kendi kendilerini zaten imha eder. Biz eser ve hizmet siyasetimizden milim sapmayalım, yalan ve iftira siyasetinden medet umanlar zaten hüsrana uğrar. İşgalcilere de darbecilere de eyvallah etmeyen Türkiye, bu oyunu da bozacaktır."
Recep Tayyip Erdoğan, yarın Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda tüm il başkanlarıyla birlikte şehit Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının hatırasını yad edecek, istiklale ve istikbale sahip çıkma iradelerini bir kez daha milletle paylaşacaklarını açıklayarak, "Cuma günü Taksim Camisi'nin açılışı vesilesiyle ezanlarımızın susmayacağı, İstanbul Fethinin 568'inci yıl dönümü olan cumartesi günü de Çamlıca Kulesi'nin açılışı vesilesiyle bayrağımızın inmeyeceği gerçeğini tüm dünyaya bir kez daha ilan haykıracağız." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısının ardından Asya Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Asuman Erdoğan'ı ziyaret etti. Erdoğan'a, ziyarette TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile bakan ve milletvekilleri eşlik etti.
Erdoğan, daha sonra Meclis'ten ayrıldı. Kaynak:Milliyet
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.