29 Nisan 2025
  • İstanbul11°C
  • Ankara11°C

BAĞIŞLAMA, GERÇEĞİ ÖRTMEK DEĞİL; ONUNLA YÜZLEŞMEKTİR

Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer

07 Mart 2025 Cuma 00:43

 

Sevgi, her zaman yüceltilen, kutsanan bir duygu olarak anlatılır. Ancak çoğu zaman sevgi adına yapılanlar, aslında gerçeğin üzerini örtmekten, kendimize ihanet etmekten başka bir şey değildir. Gerçeği görmek yerine kaçmayı tercih ettiğimizde, sevginin saflığını ve gücünü zedeleriz. Bu durum en çok da aile bağlarında, anne babamıza duyduğumuz sevgide kendini gösterir.

 

Bağışlamak, geçmişte yaşananları yok saymak anlamına gelmez. Aksine, olan biteni tüm çıplaklığıyla kabul edebilmek, geçmişi reddetmeden onunla barışabilmek demektir. Çünkü sevgi yalnızca güzel anılardan ibaret değildir; aksine, acının, hayal kırıklığının, hatta bazen öfkenin de iç içe geçtiği bir bütünlüktür. Eğer geçmişi inkâr ediyorsak, eğer acılarımızı yok sayarak sevgiye tutunuyorsak, aslında kendimizi kandırıyoruz demektir. Ve insanın kendine ihaneti, en ağır ihanettir.

Nefret, genellikle başkalarına yöneltilmiş gibi görünse de kökeninde kendimizle olan kavgamız yatar. Geçmişin acısını kabul etmek yerine onu inkâr ettiğimizde, içimizde biriken öfke zamanla nefrete dönüşür. Ancak gerçek sevgi, gerçeğe katlanabilen, onunla yüzleşebilen sevgidir. Hakiki sevgi, yalnızca iyi olanı değil, kötü olanı da kabullenebilme cesaretidir.

O hâlde sormamız gereken soru şudur: Sevgiyi korumak adına kaçtığımız gerçekler gerçekten sevgiyi mi yaşatıyor, yoksa içten içe onu öldürüyor mu?

Dipnot: Duyguları bastırmak yerine açıkça ve dürüstçe ifade etmek önemlidir. Araştırmalar, partnerine duygularını net bir şekilde ifade eden bireylerin ilişkilerinde daha yüksek tatmin yaşadığını göstermektedir (Johnson, 2004).

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.