10 Kasım 2025
  • İstanbul22°C
  • Ankara20°C

ANMA, KUTLAMA VE SAYGI ÜZERİNE

Talat Yavuz

10 Kasım 2025 Pazartesi 10:48

Bir video izledim, emekliliğine yakın yaşta bir öğretmenimizin, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında geçit törenindeki ihtişamlı yürüyüşüne dair! Takım elbiseli, düğmeler ilikli, kafa dik, göğüs ileride ve uygun adım yürüyordu. Öğrencilik yıllarımı hatırladım, ilkokuldayken neşeli, eğlenceli kutladığımız bayramlarımız, ortaokula gelince değişmiş, aylar süren uygun adım yürüyüş provalarımız, şiddetin her türlüsü eşliğinde askeri disiplin uygulayan beden eğitimi öğretmenimizin zulmü ile tam bir travmaya dönüşüyordu.

Lisede ise daha ağır tören hazırlıkları aylar sürüyor, sıcak soğuk, yağmur çamur demeden gücümüz tükeninceye, bazılarımız güneş altında bayılıncaya kadar devam ediyordu. Son yıllarda büyük oranda değişen anma ve kutlamalarımız bugünlerde tekrar eskiye öykünenler tarafından bir kalıba dökülmek isteniyor.

Askeri törenler gibi şeklin öne çıktığı, mantığın, duygunun değil bedenin ifade ettiği ritüellerle kutlama veya anma yapılmak isteniyor. Cumhuriyet Bayram’ında okullara neden Cumhurbaşkanının posteri asılıyor ile başlayan tartışmalar, ara tatil neden 10 Kasım haftasına denk getirildi ile devam ediyor.

Anmanın ve kutlamanın sadece kendi bildikleri gibi yapılabileceğini zannediyorlar, başkaca hiçbir şekli kabul edemiyorlar. Bugün bayramlarda ve önemli günlerde öne çıkarılması gereken nedir sorusuna cevap arayacak olursak, neyi başardığımızı ortaya koyarız.

Zor zamanlarda, cephanesiz, silahsız, kazma kürekle verdiğimiz milli mücadeleye, bugün ürettiğimiz yerli ve milli silahlarla devam ediyoruz denilmesi mi daha kıymetlidir, yoksa esas duruşta ve uygun adımda nizami yürümekle mi? Okullara asılan Cumhurbaşkanı posterleri üzerinden sabotaj planlamak mı bugünün ruhuna uygundur yoksa bilim ve teknoloji üreten okullarımızı, başarılarımızı öne çıkarmak mı?

Soruları artırabiliriz ancak gelin bu akıl, zekâ ve teknoloji çağında, insan bedenini şekilden şekle sokan, bugünün gençlerine uymayan ve pedagojik de olmayan alışkanlıklarımızdan vazgeçelim.

Milli birlik ve beraberlik günlerinde hepimize düşen karşılıklı hassasiyetlerimize saygı duymak olmalıdır. Siyasi tartışmaların, eğitim üzerinden yürütülmesinin ülkeye bir faydası olmayacaktır.

Müfredat tartışmaları yaptık, şimdi gördük ki yeni müfredat kabullenildi ve sahiplenildi. Okulları gözetim altında tutarak, sürekli suni gündem oluşturarak tartışma çıkarmak sürdürülebilir bir durum değildir. Okulların güvenlik, temizlik ve kırtasiye eksiklikleri kırk yıl önce de vardı, bugün de var.

Öğrencilere öğlen yemeği elli yıl önce de verilemiyordu, şimdi de verilemiyor. Tutarlı ve ölçülü olalım, bugün ortalığı ayağa kaldırdığımız konularda geçmişte hangi eğitim cinayetlerinin işlendiğini hatırlayalım. Milletten yetki almadan, küfeyi sırtlanmadan, büyük büyük laflar etmeyelim.

Çıkarız huzura, eskiyi sorarız, altında kalırsınız. Etkin siyaset yapacağız diye üzerinde tepindiğiniz konular, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğidir, unutmayalım. Ülkemizde kutlama ve anma problemi yok, bir kesimin bir türlü bitmeyen ve değiştirip güncelleyemediği ilkel davranışları var.