23 Kasım 2024
  • İstanbul4°C
  • Ankara18°C

ALİMİN ÖLÜMÜ ALEMİN ÖLÜMÜDÜR

Abdullah Yadigar

10 Kasım 2020 Salı 23:08

Üç gün arayla iki değerli hocamızı kaybettik. İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciûn. ‘’Biz şüphesiz (her
şeyimizle) Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz.’’ (Bakara S. 156)

Toplumları ayakta tutan, iman ve ilimdir. İlimleri ayakta tutan ise âlimlerdir. Âlimler, toplumların
temel direkleridir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) “Mevtül âlimi kemevtül âlem = Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir”
buyuruyor.

Konya’da mukim emekli müftü arkadaşım Mehmet Ak; ‘’Konya ilahiyattan iki hocamız vefat etti.
Geçirdiği kalp krizi neticesinde İsmet Ersöz hocamız bugün (Pazar günü), üç gün öncede Abdülbaki
Turan hocamız vefat etti’’ şeklinde acı haberi dün iletti.

Konya Yüksek İslam Enstitüsünde (12 Eylül ihtilalinden sonra İlahiyat Fakültesine dönüştü) öğrenci
iken, Abdülbaki Turan hocamız Arapça derslerimize, İsmet Ersöz hocamızda Tefsir derslerimize
giriyorlardı.

İsmet Ersöz hocamız, adabı muaşeret kurallarına önem verir, zaman mefhumunu iyi
değerlendirmemizi isterdi. Hocamızla ilgili iki anekdotu teberrüken yazacağım.

1982 Yılında öğrenci iken, Öğretmenlik Bilgisi ile ilgili üçer haftalık okullarda staj gördük. Bizleri, beşer
kişilik gruplar halinde belirlenen okullara gönderdiler.

Bizim Grup’un başında rahmetli hocamız Prof. Dr. İsmet Ersöz hocamız ile Prof. Dr. Bünyamin Solmaz
hocamız vardı. Gideceğimiz okul, Konya Kız Meslek Lisesi. Bana düşen konu başlığı, ‘’İslam’da Ana-
Baba hakları’’ idi.

Okula geldik, okul idaresiyle zaten önceden irtibatlıyız. Belirlenen saatte bir sınıfa girdik. Hocalarımız
ve ekip arkadaşlarım arka sıralara oturdular.

Ben, sınıfı selamladım. Yoklamayı yapıp ders defterini imzaladım. Direk konuya girip başladım
anlatmaya. Konuştum, konuştum derken teneffüs zili çaldı. Sınıfa hitaben, ‘’arkadaşlar bir sorunuz var
mı?’’ dedim. Sınıftan ses yok. İyi dersler deyip, hep birlikte sınıftan çıktık.

Koridorda yürürken rahmetli hocam İsmet Ersöz Bey yanıma geldi. Yavaşça, ‘’Abdullah sen vaiz
misin?’’ dedi. ‘’Hayır Hocam, din görevlisiyim’’ dedim. (O zaman hem öğrencilik yapıyor, hem de
Diyanette İmam-Hatip olarak görev yapıyordum.)

‘’Belli! Cami Cemaatine konuşur gibi konuşuyorsun. Öğrenci, zil çaldıktan sonra bağlasan durmaz. On-
On Beş dakika konuştuktan sonra öğrencilerle diyaloğa geçip, sorunuz var mı, diyerekten önlerini
açacaktın, soru sormalarına fırsat vermen gerekirdi.’’ şeklinde bana tavsiyelerde bulunmuştu.

Hatırladığım kadarıyla 2003 yılında idi. Bir İlçemizin Din Görevlileri ‘’Peygamberimizin Doğum Günü,
Mevlidi Nebi münasebetiyle bir program düzenliyor’’ konuşmacı olarak Konya İlahiyattan Prof. Dr.
İsmet Ersöz Hocayı davet ediyorlar. İlan edilen gün ve saatte halk toplanıyor. Salon tıklım-tıklım
doluyor. Sunucu din görevlisi arkadaşımız nezaketen ilçe müftüsünü açılış-selamlama konuşması
yapması için mikrofona davet ediyor. Müftü bey mikrofonu eline alıp konuşmaya başlıyor tuluat, tam

1 saat 35 dakika sürüyor. Yani 95 dakika. Sonra, esas konuşmacı Prof. Dr. İsmet Ersöz Bey, kürsüye
davet ediliyor. Hoca aynen şu cümleleri söylüyor. ‘’Arkadaşlar, müftü bey konuşulması gerekenlerin
hepsini konuştu! Ben eğitimciyim. Akşamın bu saatinden sonra bu insanları daha fazla bekletemem.
Peygamberimizin (s.a.s.) bir Hadisi Şerifini teberrüken okuyup ineceğim.’’

Rahmetli hocamız, bir Hadisi Şerif metni ve mealini okuyarak kürsüden iniyor.

Edindiğim bilgiye göre; NEÜ İlâhiyat Fakültesi emekli Tefsir Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmet Ersöz
Hoca’nın cenaze namazı bugün (09 Kasım Pazartesi 2020) Musalla Parsana Camiinde Öğle
namazından sonra kılınacak ve Musalla mezarlığına defnedilecektir.

Her iki hocamıza da Allah’tan rahmet, ailelerine, öğrencilerine, İlâhiyat camiasına ve tüm sevenlerine
baş sağlığı diliyorum.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.