AK PARTİ Mİ? KOALİSYON MU?
Ümit Kahyaoğlu
Türkiye'deki seçmenler, şimdiye kadar hiç bir siyasi harekete vermedikleri desteği Adalet ve Kalkınma Partsi'ne verdiler. Ülkeyi 12 yıldır yöneten AK Parti, seçimlerin yine en güçlü favorisi. Anketlerden derlediğimiz verilere göre iktidar partisi sandıktan yine birinci parti olarak çıkacak. Bu tespit, taraflı tarafsız tüm tarafların üzerinde ittifak ettiği bir gerçek. Merak edilen ise iktidar partisinin anayasayı değiştirebilecek bir çoğunluğa ulaşamayıp ulaşamayacağı. 550 milletvekilinden kurulu TBMM'de anayasayı değiştirebilmek için 367 milletvekili sayısına ulaşmak gerekiyor. Bu sayıya ulaşılırsa anayasa TBMM'de oylanarak değişebiliyor. Yada 330 sayısının üzerine çıkmak gerekiyor, böyle bir durumda da referanduma gidiliyor ve anayasaya değişikliğine halk karar veriyor.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın işaret ettiği 400 milletvekili hedefi var. Bu hedef, AK Parti'li milletvekili adayları ve teşkilatlar tarafından seçim meydanlarında sıkça seslendiriliyor. Yeni Anayasa, çözüm süreci ve başkanlık sistemi için halktan güçlü bir destek isteniyor. AK Parti seçim kazanmanın yanısıra, anayasayı değiştirebilecek bir çoğunlukla iktidara gelmenin hesaplarını yapıyor. Bu hesabı yapıyor ki; Türkiye, sivil, demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşabilsin. İhtilal dönemlerinde yapılan, anayasa utancından kurtulabilsin. Yeni Anayasa'yı yapabilmenin tek yolu da tekbaşına iktidara gelebilecek güçlü bir AK Parti iktidarından geçiyor.
Ülkemizde koalisyonla işbaşına gelen hükümetler döneminde çok büyük ekonomik yıkımlar yaşandı. Darbeler, muhtıralar ve ekonomik krizler, Türkiye'nin adeta kaderi oldu, onlarca yıl geriye gitmesinin başlıca unsuru oldu. Koalisyon hükümetleri döneminde Türkiye, yönetilemez ve 70 sente muhtaç hale getirildi. IMF kapısında borç para dilenildi. IMF baronlarının taşeronlarına, "Biz yönetemiyoruz, gelin siz yönetin." denilerek, bu vatan evlatlarına büyük bir utanç yaşatıldı. 1994 ve 2001 krizleri yaşı 40'’n üzerinde olan herkesin hafızasında tazeliğini korumaktadır.
Bankalarca batırılan ve devletin sırtına, dolayısıyla vatandaşın sırtına yüklenen 50 milyar dolar, bir gecede Merkez Bankası'ndan çekilen ve birilerinin cebine akıtılan milyarlarca dolar. Daha dün gibi hafızamızda.
Koalisyon hükümetleri döneminde, Türkiye bir adım yol alamamıştır, bırakın yol almayı onlarca adım geriye gitmiştir. Hem devlet hem millet, onlarca yılını, çocuklarının geleceğini kaybetmiştir.
Türkiye'de yine bir bir koalisyon hazırlığı yapılıyor. Malum çevreler tarafından CHP, MHP ve HDP koalisyonu öngörülüyor. Dışarda yapılan bu planlar, içeride ısıtılıp seçmene iştahla servis ediliyor. Ediliyor ki, Türkiye yine yönetilemez olsun, yine bir kaos ortamına sürüklensin, ekonomik krizler olsun.
Yine IMF'ye teslim olalım, Büyük Türkiye hayallerine veda edelim. Malum çevreler işi o kadar ileri götürdüler ki, aynı hükümette bulunacak bir MHP ve HDP Koalisyonu için zemin hazırlıyorlar. Bunun olabilirliğine de halkı inandırmaya çalışıyorlar, akıllarınca. Hiç bir şekilde böyle bir koalisyona MHP'nin yanaşacağını düşünenlerden değilim. Aksi bir durumda MHP tüm söylemleriyle ters düşer ve kendisine gönül verenleri hayal kırıklığına uğratır.
Tek dertleri AK Parti gitsin de nasıl giderse gitsin. Böyle bir mantık, böyle bir siyaset olabilir mi? Siyaset üretemeyen, proje üretemeyen, AK Parti’yi sandıkta mağlup edemeyeceğine inanan çevreler her türlü entrikayı –veriyor deniyor.
Nafile çabalar. Ne yapsalar, ne etseler başarılı olma şansları da, inandırıcılıkları da yoktur.
Bu coğrafyanın vatandaşları kendisine hizmet edenlerin önünü daima açmıştır. Ülkesini, vatanını ve çocuklarının geleceğini düşünerek, tavırlarını hep istikrardan yana koyan olmuşlardır.
7 Haziran'da da aynı tavrı göstereceklerinden kuşkum yoktur.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.