22 Kasım 2024
  • İstanbul8°C
  • Ankara12°C

19. MİLLÎ EĞİTİM ŞURASI

İstişare ederek alınacak kararların sağlıklı bir şekilde çıkmasını sağlamak oldukça değerlidir. Bu kararların isabetli olması için istişarelerin serbestçe olması ve asıl önemli olanı ise iyi niyetli ve amaca matuf yapılmasıdır.

19. Eğitim Şurası’nın amansız eleştirildiğini gördüğümüzde eleştiri yapanların iyi niyetli olmadıklarını müşahede etmekteyiz. Üstelik bunlar tavsiye kararlarıdır. İstişare ile alınmış yetkili mercilerce incelenmiş kararlara tahammülsüzlük demokratik bir tavır değildir. Hem de bu kararlar sanki birkaç maddeden ibaretmiş gibi gösterilmesi sadece birkaç hususun medyada dile getirilmesi doğru değildir. 179 maddeden meydana gelen tavsiye kararlarının en çok gündeme getirilenleri ne hikmetse birkaç maddeyi geçmemektedir.

            “Ortaokulda haftalık ders saati sayısı neden 35’ten 30’a düşürülüyor?”

            “Osmanlıca dersine ne gerek var?”

            “İlkokul 1., 2., 3. sınıflarına Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi neden konuyor?”

            “Turizm okullarında okuyan öğrencilerin içki servisi yapılmasını öğrenmeleri neden engelleniyor?”

            Şimdi bir düşünelim; 179 maddelik tavsiye kararlarına dört hususta eleştiri gelmiş. Eleştirinin yoğunluğu ise manevî yönü olan konular. Yani eleştiri yapabilmek için aynı argümanları kullanarak yola çıkıyorlar. Din, gericilik, içki, ilericilik gibi 150 yıldır Türkiye’de tartışılan ve herkesin safını belli ettiği kavramlar üzerinden yapılan tartışmalar inandırıcı gelmiyor.

            Eğer bir kimse manevî değerlerden uzaklaşmanın faydasını söyleyemiyor ama yine de maneviyat karşısında tavır alabiliyorsa kendini ciddî manada sorgulaması gerekiyor.

            Ortaokullarda teorik olarak görülen dersler çocukları okumaktan, dersten, öğretmenden, hayattan soğutması üzerinde durmak varken bu konuyu ilericilik-gericilik bağlamında tartışmaya açmak ne kadar eğitime katkı verecektir?

            Osmanlıca dersinin ne kadar ihtiyaç olduğunu bilmeyen bir münevver düşünebilir misiniz?

            Dünyanın nasıl uçuruma doğru yuvarlandığını, bu tehlikenin giderilmesi için nasıl maneviyata sarılmamız gerektiğini bilmeyen bir insan eğitim konusunda nasıl düşünce serdedebilir?

            Çocuklarımızın içkiden uzaklaşması için her ortamda mücadele verirken, gencecik dimağları içki servisi yaptırarak onları içkinin kucağına nasıl atabiliriz? Bunu da okul yoluyla, eğitim yoluyla yapıyoruz. Bu ayıp da bize yeter.  

 

            Toplum ahlak ve maneviyatı ile yükselir. Çocuklarımıza sahip çıkalım geleceği kuralım. Artık sloganlardan bıktık. Yeni Türkiye bu gündemlerle uğraşmasın. Yapacak başka çok işimiz var.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.