15 TEMMUZ: BATI BLOKUNUN YENİLGİSİ
Coşkun Otluoğlu
22 Ekim 2024 Salı 13:48
Vatana İhanet Asla Affedilmez
İnsani vasıflara ters düşen ve asla kabul görmeyen “ihanet” hiçbir toplum ve anlayışta mazur görülmemiş ve en büyük suçlardan birisidir. Vatana ihanet de asla affedilmez bir suçtur.
Tarihte “vatana ihanet” sıkça görülmüş ve her zaman düşmanları sevindiren bir hamle olmuştur.
Birkaç İhanet Vesikası
Osmanlı Devleti’nin Anadolu’da Türk birliğini kurduktan sonra Timur’a karşı kaybedilen Ankara Savaşı, Osmanlı ordusunun sol cenahında yer alan kuvvetler ile Anadolu beylerine bağlı eyalet askerleri savaş anında saf değiştirmişler ve Osmanlı ağır bir yenilgi almıştır. Bu yenilgi ile on bir yıl süren büyük bir kaos ve fetret dönemi yaşanmıştır.
Günümüze kadar devam eden Türk Kırım Hanlığının Ruslar tarafından işgali de yine böyle bir ihanetin sonucudur.
1777 yılında tahta Rus destekçisi olarak bilinen Şahin Giray, Kırım Hanlığının tahtına Rusya’nın desteği ile çıkmış ve bu tarihten itibaren Ruslar Kırım’ı işgal ederek bugüne kadar bu işgal devam etmiştir.
Amerika’nın Irak’ı işgali de böyledir. Saddam Hüseyin’in devrilmesi için ABD ordusuna destek veren iç güçler vatana ihanet etmiş, o gün bugündür Irak Amerika işgali altındadır.
15 Temmuz’a Giden Süreç
Tarihte ve yakın geçmişte bu ve benzeri hadiseler saymakla bitmez. 2016 yılında bizzat yaşadığımız önce devlet içinde devlet gibi davranan paralel yapı, sonrasında hain darbe girişimi ile vatana, millete ve devlete kastetmiştir.
Başta dini değerleri kullanan bu ihanet yapı, milletin değerleriyle bütünlük içindeymiş gibi gelişimini sürdürmüş, daha sonra esas gayesini Türkiye düşmanlarının gayeleriyle birleştirerek devlete darbe cesaretini göstermiştir.
Türkiye’nin Gelişmesini İstemeyen Batı Devletler Bloku
Türkiye’nin birçok alandaki gelişimi ve bölgede söz sahibi bir devlet olmasını istemeyen Batı Devletler Bloku (Avrupa ve Amerika), Türkiye’nin ilerlemesini durdurmak için birçok hamle yapmış ve bunlardan bir netice alamamıştır.
Darbe Zihniyeti
Geçmişte 1960 Askeri Darbesi ile Başbakan ve Bakanlarını idam eden, 28 Şubat Darbesiyle ülkeyi kaosa sürükleyen zihniyet sahipleri, başta ülkeyi yöneten hükümet partisinin kapatılması için dava açmış ve mahkeme kararıyla hükümet düşürülmek istenmiştir. Ordu içinde var olan hükümet aleyhtarlığı zamanla 11 ayrı darbe planıyla (Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Balyoz ve Eldiven gibi) desteklenmiş ve planlar da eyleme geçemeden Devletin karşı hamleleriyle sonuçsuz kalmıştır.
2013 Yılı Gezi Olayları
2013 yılındaki Gezi Olayları, tamamen Batı Bloku Devletlerinin (ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği Ülkeleri) desteği ile gerçekleştirilmiş, zamanın ABD Ankara Büyük Elçisinin Türkiye’de yaşanan Gezi Olaylarını işaret ederek: “Bir imparatorluğun çöküşüne şahit oluyoruz.” diyerek memnuniyetini göstermekten hiç utanmamıştır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı ve güçlü duruşuyla güvenlik güçlerimiz gerekli reaksiyonu göstermiş ve Gezi Darbe Girişimi sonuçsuz kalmıştır.
Türkiye’yi İşgal Planı
17/25 Aralık sürecinde Millî İstihbarat Teşkilatına ait askeri araçların hareket planları deşifre edilerek Türkiye’nin güya terör örgütlerine yardım ettiği iddiası gündemden düşürülmemiştir. Böylece Türkiye’nin bölgedeki etkinliği zor duruma sokulmak istenmiş, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler kararıyla işgaline kapı arayacak birtakım hamleler yapılmıştır.
Bu hamleleri de güçlü bir şekilde karşılayan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı son olarak yıllarca devletten destek görmüş içeriden birisi gibi görünen Fetullah Gülen ve cemaatiyle birlikte 15 Temmuz Darbe girişimi gerçekleştirilmiştir.
Vatana İhanet Eden Cemaat: FETÖ
Türkiye’de eğitim, ticaret, bankacılık, kargo, sağlık, basın- yayın, televizyonculuk gibi her alanda kırk yıl aşan bir süreçte gelişim gösteren Fetullah Gülen’in örgütü, dış güç olarak algılanmamıştır. 1996 yılından itibaren Amerika’nın Pensilvanya eyaletinde yaşamaya başlamadan önce örgütün elebaşısı, Diyanet İşleri Başkanlığının bir personeli olarak imam ve vaiz göreviyle çalışmış zaman içinde dini değerleri kendi çıkarları için kullanmıştır. Toplumun kendilerini “Fettullahçılar veya Nurcular” diye adlandıran bu örgüt, muhafazakâr değerlere bağlı gibi gözükmüş “Türkçe Olimpiyatları” “Dinler Arası Diyalog” gibi dışa dönük faaliyetler ile kendini kamufle etmiştir.
Dış güçlerin düşmanca tavır almaları kolayca anlaşılabilir bir durumdur. Ancak içerideki ihanet şebekesi bu yapı, her şeyi ile kendini sürekli toplumun içindeymiş gibi göstermiş, toplumun manevi değerlerini kendi menfaati için kullanmayı başarmıştır.
Osmanlıdan Sonra Ortaya Çıkarılan Terör Örgütleri
Başta ABD olmak üzere Batı Devletler Bloku, Türkiye’nin bölgedeki gücünü kırmayı her zaman istemektedir. Osmanlı Devletinin yıkılış sürecinde bölgeyi kendi çıkarları için kontrol altına alan bu Blok, önce İsrail’in kuruluşunu gerçekleştirmiş sonra bölgede terör örgütlerini kurmuş, eğitmiş ve sahaya sürmüştür. PKK, İŞİD, PYD bu örgütlerden sadece birkaçıdır. Fethullahçı Terör Örgütü de bunlardan biridir.
15 Temmuz Darbe Girişimi
Batı Blokunda yer alan devletler 15 Temmuz kalkışmasını Fethullahçı Terör Örgütünün desteği ile gerçekleştirmiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi bizzat hedef alınmış, 37 kişilik terör örgütüne mensup bir tim, Cumhurbaşkanı ve ailesinin Marmaris’te bulunduğu konuta saldırmış, silahla taranmış Cumhurbaşkanın korumalarından 2 polisi şehit edilmiştir. Bu kalkışmada 183 sivil, 62 polis, 6 asker şehit edilmiş, darbeye karşı duran vatandaşlar uçak ve helikopterlerle hedef alınmış, kamu binaları bombalanmış, 14 milyar dolar kamu zararı ortaya çıkmıştır.
15 Temmuz Bir Direniş Destanıdır
Dünyada bir ilk olan bu direniş destanı, silahı olmayan sivillerin tam teçhizatlı askerlere karşı gösterdikleri cesaret ve ibretlik başarısıdır. Bunun başarılmasında en büyük rol, milletine inanan ve milletinin de kendisine inandığı büyük bir liderlik örneği gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ındır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Milletimizi, illerimizin meydanlarına, havalimanlarına davet ediyorum." çağrısı ülkenin her yerinde kurtuluş emri gibi görülmüş ve dalga dalga bütün ülkenin dört bir yanında darbeye karşı harekete geçilerek Batı Bloku Devletlerini ve onları destekleyen içimizdeki zihniyet sahiplerini ve FETÖ terör örgütünü hayal kırıklığına uğratmıştır. Bu kalkışmaya karışanlar yargılanmış birçok örgüt üyesi ise yurt dışına kaçmıştır.
Sonuç: 15 Temmuz’un Önemi
Tarihten de örneklerini vermeye çalıştığımız ihanet vesikaları gibi Fetullahçı Terör Örgütü de memleketin sınırları içinde nemalanıp, emri dışarıdan alan bir örgüttür. Vatana ihanetin cezasız kalmaması bakımından bu tür örgütlere gelecek nesillerin izin vermeyecekleri gibi güçlü ve yeni bir adil dünyanın kurulması için Türkiye’nin önemi bir daha ortaya çıkmıştır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.