19 Nisan 2024
  • İstanbul12°C
  • Ankara11°C

YAŞADIKLARIMIZI ÖĞRENİRİZ

Muhammed Lutfi Turan

10 Nisan 2019 Çarşamba 15:19

              
           Yaşımız ne olursa olsun , her  zaman  tefekkür etmemiz  gereken ve üzerinde en çok durmamız gereken
en mühim meselelerimizden birisi  ‘aile terbiyesi’ dir.  İnsanın aynası ailesidir derler. Sevgili peygamberimiz
“Hiç bir ana-baba evlâdına iyi bir eğitimden, iyi bir ahlâktan daha değerli mîrâs bırakamaz.” buyurarak aile terbiyesinin ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir.
Anne ve babaların, çocukları üzerinde ilk vazifesi çocuklarına iyi bir terbiye verebilmesidir. En kolay  nezaket ve ahlaki kuralları dahi öğretmekte zorlanıyorsak kendimizi hesaba çekmemiz
 gerekir.
     Çağımızda özellikle psikologlar, çocukların kendilerini iyi anlamaları ve özgüven sahibi olmaları için çocuk merkezli yaklaşımları benimsemişlerdir.
Bu yaklaşım, çocuklara çok şey kattığı gibi abartıldığı  evlerde yetişen çocuklar da, benmerkezci ve saygı sınırını aşan çocuklar haline gelmektedir. Özgüven ile terbiye arasında dağlar kadar fark vardır, bu
unutulmamalıdır.
        Eğitimci olarak söyleyebilirim ki; okullarımızda da davranışları takdir gören çocukların notlarının daha iyi ve okul yaşantısının daha olumlu olduğu, yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Bir eğitimci olarak yanlış bir davranış karşısında uyardığım bir öğrencinin göstermiş olduğu tavır, o çocuğun almış olduğu aile terbiyesini ortaya
koymaktadır.
     Evlatlarımıza iyi bir terbiye vermenin yolu, terbiyeleri konusunda beklenti çıtamızı yükseltmekle
 başlar. Doğru davranışlar yaptıklarında nasıl ödüllendiriyor ve takdir ediyorsak; saygısız, nezaketsiz ve kaba davranışlarına karşı gerekli tepkimizi ortaya koymalıyız.
       Atalarımızın meşhur bir sözü vardır, “Sonra ben ağlayacağıma bugün o ağlasın” diye. Tabii ki hiç kimse çocuklarının ağlamasını stemez ama sonradan telafisi çok zor durumların önüne geçebilmek için, kararlı duruşumuzu
 ortaya koymalıyız.
       Şunu iyi bilmeliyiz; karakter ve davranışlar küçük yaşlarda kazanılır ve bir ömür boyu devam eder.
Bunu bize kanıtlayan en güzel atasözü de “Bir kişi yedisinde neyse yetmişinde de odur” sözüdür. Kısacası biz nasılsak, çocuklarımız da öyle olmayı öğrenir